Issız Koridor

1.9K 251 224
                                    

(Konum: Dünya)

Zihninde bir boşluk vardı. Hayır hayır, yalnızca bir değil iki, üç, belki de sayısız boşluk. Anılarını hatırlıyordu, içinde bulunanları ama bu anılar sanki yamayla doluydu. Başı yoktu, bazen de sonu. Birilerini tanıyordu ama tanışıklığın kaynağı meçhuldü. Deliriyor muydu? Belki. İşte bu yüzden hastaneye gelmişti. Bir psikiyatrdan randevu almıştı ama işte şimdi çıkışa doğru gidiyordu. Sonsuz beyaz koridorlarda ilerliyordu. İçeri girmekten korkmuştu, korkmak ne kelime, ödü kopmuştu. Deliliği tescillenecekti ve bunu duymanın kime ne faydası vardı? Böylece önünde dikilen kapıya sırt çevirip gerisin geri çıkışa yönelmişti.

Çetin'i düşündü, o iyi bir arkadaştı ama... Derin bir nefes aldı. Nereden arkadaşıydı? Bunları düşünürken kafayı yiyecekti. Odaklan, diye yineledi zihnine. Çetin de tuhaf davranıyor, dalgın. O da senin gibi unutkanlık yaşıyor olabilir. Belki de küresel bir unutma hastalığına yakalanmışızdır. Çok geçmeden kıyamet sonrası bir dünyanın içinde bulacağızdır belki kendimizi. Onunla konuşmalıyım. Çetin'le konuşmalıydı. Bu yüzden kendisini alması için onu hastaneye çağırmıştı.

Bazen, çok zorlarsa kendini suyun içinde olduğuna dair görüntüler beliriyordu zihninde. Ama bu da çok saçmaydı. Suyun derinliklerinde hiç bulunmamıştı ki? Tanem görmediği her şeyden çok korkardı.

Ama o gün ilk kez, gördüğü bir şeyden korktuğuna karar verdi. Hemşireler sanki hiçliğe karışmıştı. Hastane koridorlarının yoğun gürültüsü mutlak sessizliğe dönüşmüştü ve koridor sonunda biri onu bekliyordu. Çetin miydi bu? Orada dikilerek ne halt ediyordu? Tanem kol tüylerinin ürpertiyle dikeldiğini fark etti. Omurgasını da yalamıştı bu his ve kalbi hızla çarpmaya başladı. Güp güp. Güp güp.

Çetin koridorun sonunda arkası Tanem'e dönük olarak duruyordu. Dağınık kahve saçını taşıyan başını yere eğdiğinde onun olduğu taraftaki lamba sönerek o kısmı karanlıkta bıraktı. Tanem korkunun güçlü ellerini boynunda hissetti.

Yutkundu. "Beni korkutuyorsun?" Sesini sabit tutmaya çalışıyordu ama titrek tınılar kendini belli ediyordu. Son lamba da ışığını titretmeye başladığında Tanem duvara sindi. Çetin de dahil dünyadaki her şey titriyordu sanki. Gözlerini kapattı. "Bir kâbusun içindeyim." diye tekrar etmeye başladı. Eğer öyleyse sonunda mutlaka uyanacaktı.

Yüzünde hırıltılı bir soluğun dolaştığını hissetti. Nefesten yayılan yumurta kokusu çok keskindi. "Korkuyor musun?" Çetin şu ünlü dans eden korkunç palyaçonun ses tonunu taklit ediyordu. Pennywise.

"Tuhaf davranıyorsun. Durdur şunu."

"Tuhaf mı?" Çetin başını havaya kaldırdı. Karanlıkta parlayan gözleri koridor tavanını süzüyordu. "Renkli kıyafetler giyip sokakta fil taklidi yapmak kadar mı tuhaf?" Eğlenceli bir tını vardı sesinde. Sonra gözlerini hızlıca kızın yüzüne dikti. "Ama bu o kadar eğlenceli değil, haksız mıyım? Korkuyorsun, ödün kopuyor. Bir parçası olmak istemediğin unutanlar kulübünün buradaki tek üyesi seni bu korkudan kurtarabilir. Yapar mı, işte ondan emin değilim." Dudaklarını büzmüş olan Çetin, kendisini korkutucu gösteren çocuksu bir ifade takınmıştı. 

"Sen de mi unutuyorsun? O yüzden böyle davranıyorsun?" Tanem sakinliğini korumaya çalışıyordu ama Çetin yüzüne adeta yapışmışken bu çok zordu.

"Ben unutmam Tanem. Ben her şeyi hatırlarım. Bu da benim lanetim."

Tanem kuruluktan acıyan boğazını yutkunmayla bile yumuşatamıyordu. "Peki öyleyse söylesene, biz seninle nasıl tanıştık?" Nefesini tutup bekledi.

Çetin de bekledi. Az önceki bilmiş gözleri artık sadece boşluktu. Hatırlamıyor, diye düşündü Tanem. Pennywise balonları kaybetmişti.  

  

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İÇİMDEKİ SİHİR (Sivri Kulak Günceleri-1) #wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin