8.BÖLÜM

1.9K 127 0
                                    


Antik Roma ZEUGMA KENTİ
Lima

Lima yaptığı abartılı giriş karşısında bir an pişman olur gibi oldu. Bu yabancıya karşı bu derece açık olmakla, bu kadar kısa sürede kalbine yerleşen ve de tuhaf derecede gittikçe büyüyen duygularını dizginlememekle hata mı etmişti?Ancak karşısında ona mahcubiyet ve şaşkınlıkla bakan bir çift gözle birlikte bu suçluluk duygusundan derhal vazgeçti. Hislerine ölesiye güvenmek istiyordu. Adras onun hayallerindeki adam olmalıydı. Evet evet bunun tersine dayanamazdı. Aşkla bakan bu bir çift göz iyi bir oyuncu olamayacak kadar berrak ve masumdu çünkü. Lima'ya göre karşı cinsle iletişime geçmek için ilk adımı erkeklerden beklemek saçmalıktan başka bir şey değildi. Ona göre kalbe düşen aşk cemresini sırf insanların ne düşündüğünü önemseyerek gizlemenin hiçbir mantığı yoktu. Bu bakış açısı çağına göre her ne kadar onu hafif bir kadın konumuna yerleştirse de, bu durum onun zerre umrunda değildi.

Bir süre beklemediği bu davranış karşısında şaşkınlıktan nutku tutulan Adras ise sonunda mutluluğunun arkasına gizlenen sihirli sözcükleri çıkardı.

"Şu an bir rüyada değilim değil mi? Gerçekten de hiç gelmeyeceksin sanmıştım. Bana kızdığını, hatta beni bir daha görmek istemeyeceğini düşünmekten harap olmak nasıldır bilemezsin Lima. İsmini günlerce bu mozaiklere defalarca telafuz etmek ne zordu..."

Bir çırpıda tüm bunları söyleyebildiğine şaştı. Daha neler neler söylemek istiyordu halbuki. Şairene kelime dağarcığı bir anda tuzla buz olmuş, bildiği tüm sozcükler birer birer silinmişti sanki. Davetsiz bir şekilde o an kalbine bir sızı yerleşti. Sevdiği kadına henüz kavuşmasına rağmen onu kaybetme korkusunu andıran bu tatlı sızıya bir anlam veremese de; kendini bu büyülü atmosferin akışına bıraktı.

Lima ise bu hoş sözler karşısında gurur abidesi tabularını çoktan yıkmış, tatlı tatlı gülümsemekten kendini alamıyordu. Öyle ki hiç olmadığı kadar çenesi düşmüştü. Sanki yıllardır birliktelermiş gibi konuşmaktan kendini alıkoyamıyordu. Bu huzurun neden ya da nasılının cevabını sorgulamasına rağmen Adras'a karşı sonsuz bir güven duyuyordu. Aynı zamanda yine nedensiz bir şekilde ona karşı koşulsuz bir bağlılık da hissediyordu. Deliliğinin sınırsızlığına kendisi bile hayret ediyordu etmesine ama zihnini bu tür olumsuz düşüncelere kapatma yolunu tercih etmişti. Bunun yerine sadece Adras'ı tanımak ve onunla olabildiğince vakit geçirmek için kodlamıştı sanki beynini. Merak duyduğu o kadar soru vardı ki. Ve bir sonraki sorusunu sordu Adras'a.

"Seni bu topraklara çeken ne idi Adras?"

Adras bir süre bu sorunun cevabını düşündü ama her seferinde aynı sonuca vardı.

"İlk başta niyetim bu toprakların birçok sanatkarı kendine çeken gizemli havasını solumaktı. Daha doğrusu içimde ansızın beliren tuhaf boşluğu doldurmak adına bir maceraya atılmak istedim. Kendi imzamı bu topraklara atıp sonsuza dek var olmak istedim belki de. Çünkü o aralar var oluş nedenimi sorguladım defalarca. Ve uğraştığım sanatın eserlerini yüzyıllar sonrasına aktarıp sonsuzluğa susamış olduğumu fark ettim. Buraya geldiğimde ise hiçbir şey beni tatmin etmemeye başladı. O boşluk ise nedensiz bir şekilde çığ gibi büyümeye başladı. Öyleki her gece gündüzleri sanatımla geçirdiğim bu mekan, geceleri de meskenim oldu. Her gece amaçsızca mozaiklerle sohbet etmeye başladım. İçimde ansızın beliren sancıların cevabını ise bir türlü çözemiyordum. Kalbim kördüğüme dönmüş gibiydi. Ne yaparsam yapayım ruhumu avuçlarının arasına alıp sıkan, beni boğarak içine çeken anlamsız girdaptan kurtulamıyordum. Ta ki nefes almak için etrafı gezinirken seni görene dek. O an içime hücum eden heyecanı, ciğerlerime dolan berrak hayat nefesini tarif etmem imkansız. Ruhum tüm sıkıntılarından arınmış, bedenim ise yeni bir dünyaya gözlerini açıp yeniden doğmuştu sanki. Evrende sadece sen ve ben vardık gibi bir hisle dolmuştum. İnanır mısın aylardır her gece uzaktan senin o bazen düşünceli, bazen bıkkın bazense neşe dolu halini izleyip durdum. Farklı ruh hallerinle her gece hayatıma farklı anlamlar katıyordun sanki. Evet tüm bunlar sana saçma gelebilir ama uzaktan da olsa seni severek hayatımdaki en büyük boşluğu doldurdum. Şimdi ise senin varlığın karşısında kendimi en derin rüyada hissetmekten alıkoyamıyorum..."

ZEUGMA'NIN SIRRI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin