29.BÖLÜM

949 103 21
                                    

Antik Roma ZEUGMA KENTİ
Lima

Lima, Aleksandros'un bu sorusu karşısında şaşkınlıktan bir an ne diyeceğini bilemedi. Aklından geçen onca düşünceyi bir sıraya koymaya çalışıyordu. Bu aşağılık bir şakadan başka ne olabilirdi ki? Muhtemelen Aleksandros, onun en zayıf noktasıyla alay ediyordu. Evet evet kesinlikle basitçe tasarlanmış bir alay söz konusuydu bu soruda. Yoksa böyle bir iyiliği onlara yapması, şu an bulundukları durum için hiç de mantıklı görünmüyordu. Temkinli bir şekilde soruya soruyla karşılık verdi.

"Bu konuda ciddi misin?"

"Şaka yapar gibi bir halim mi var Lima? Eğer istersen Adras'ı azat edebilirim. Yoksa sonsuza kadar zindanda kalmasını mı tercih edersin?"

Kuşkulu gözlerle gayet ciddi görünen Aleksandros'u süzerken, şaşkınlığını üzerinden atamamanın dar boğazında sıkışıp kalmış gibi hissetti. Böyle bir günde böyle bir teklifi neden yapıyordu ki? Adras'ı görmeye çalıştığı için ceza vermesini beklerken aslında onu ödüllendiriyordu bir nevi. Onu zindanda görebilmenin bir yolu yok gibiydi. Bu gece denemişti ve hüsrana uğramıştı. Kim bilir kaç kez daha deneyecekti ilerleyen günlerde. Ama yine de umudu yoktu bu konuda.

Adras'ın özgürlüğü demek, ona kavuşmanın anahtarı da demek değil miydi? Evden kaçması ve özgür olan Adras'la birlikte buradan kaçıp mutluluğa kucak açması, daha da kolaylaşmaz mıydı? Bu konunun kendileri açısından olumsuz bir tarafı yok gibi görünüyordu. Ya da şaşkınlığına yenilip bakış açısı körleşmiş miydi? Atladığı bir ayrıntı var mıydı bilemedi ama bu cazip teklife hayır demek aptallık olurdu doğrusu.

"Eee akşama kadar burada böylece dikilecek miyiz? Tek bir kelime; evet ya da hayır... Bu kadar zor mu yanıtlamak?"

"Kafam karıştı. Böyle bir iyiliği neden yaptığını anlamaya çalışıyorum. Peki Adras'a zarar vermemen konusunda sana nasıl güveneceğim?"

"Aşk fedakarlık ister Lima! Kendini ve beni zor durumda bırakmaman için aldığım bu tedbiri, ödül olarak nitelendirebilirsin. Bu pek umurumda da değil doğrusu. Hangi açıdan baktığına bağlı. Güven konusuna gelince; Adras'ın sağ salim bir şekilde bu şehirden gitmesine şahit olmanı sağlayacağım. Ancak bu fedakarlığım karşılığında senden de bir fedakarlık beklemek zorundayım değil mi? Açık olmam gerekirse, giriştiğin herhangi bir yanlış davranış sonucunda, bu kadar iyimser olamayacağımı bilmeni isterim. Gazabım, yeri geldiğinde iyiliğimden daha ağır basar unutma!"

Lima sonu tehdite varan bu konuşma karşısında bir an duraksadı. Adras'ın iyi koşullarda yaşaması bile şu anki durumuna göre büyük bir yol kat etmek demekti. Kendini iyice toparladığında ise elbette onu almaya gelecek, ne yapıp edip bu esaretten onu kurtaracaktı. Bu zaman zarfında ise Aleksandros'un güvenini kazanmaktan başka çaresi yoktu. Koşullara göre ummadığı bir anda, hayatına hiç girmemiş gibi sır olup yok olacaktı nasıl olsa. Kendini toparlayıp minnet dolu bir ifadeye bürüdüğü gözlerini, Aleksandros'un vakur zümrüt bakışlarına sabitledi.

"Kabul ediyorum. Ancak şehirden çıkıp güvenli bir yere ulaştığını gözlerimle görmek istiyorum."

"Tamam Lima. Hazırlıklar için hemen emir veriyorum."

Odadan çıkan Aleksandros'un ardından bakarken yaptığının doğru olup olmadığını tekrar sorgulamaya başlayan Lima, nedenini çözemediği tedirginliğini üzerinden atamamıştı. Tersini dilemiş olsaydı, sevdiği adam zindanda çürüyüp gidecekti sonuçta. Bu kararla ise şehirden tamamen gidecekti. Yakınında olması onu daha huzurlu kılıyor olmalıydı ki, bu şehri terk etmek zorunda kalması, içinin daralmasına neden olmuştu. Ancak Adras'ın aşkına güvenmekten ve onu beklemekten başka çaresi yoktu.

ZEUGMA'NIN SIRRI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin