9.BÖLÜM

1.4K 120 4
                                    

Antik Roma ZEUGMA KENTİ
Lima

Lima karmaşık düşüncelerle birlikte evinin yolunu tuttu. Bir parçası sanki Adras'ın yanında kalmış gibi hissediyordu. Bu kadar mutlu bir geceden sonra neden bu kadar huzursuzlukla kıvrandığına bir türlü anlam veremiyordu. Ayakları ileriye doğru gitmemek için direniyordu sanki. Aştığı patika yollarda, ayağına dolaşıp onu bırakmak istemeyen sarmaşıklara takılmışcasına bitmek bilmeyen yol, bir asır sürmüş gibi geldi. Soluğu nihayet Concus'un yanında aldığında ise ona minnet dolu gözlerle baktı. Sıkıntılarını dinlemeye hazır bir dost gibi onu kucakladığını hissetti can dostunun.

"Neden böyle hissediyorum dersin Concus, bu kadar güzel bir geceden sonra mutsuz hissetmem saçma değil mi sence?"

Concus, can yakıcı da olsa doğruları sevdiklerinden gizlemezdi. Dostluk da bunu gerektirmez miydi? Bu yüzden yanıtı gecikmedi.

"Belki de böyle hissetmen normaldir Limacım. Her geçen gün Adras'a daha çok bağlanıyorsun. Onsuz yaşamayı düşünmeye cesaretin bile yok. Ona karşı büyüyen aşkınla birlikte onu kaybetme korkun da farkında olmadan büyüyor. Aşk ise etrafında dönüp duran her şeye karşı gözlerini kör etmiş, kulaklarını ise sağır etmiş durumda."

"Ne demek istiyorsun hiç bir şey anlayamıyorum Concus. Sözlerin beni korkutuyor!"

Consuz dilsizi oynamayı tercih etmişti. Daha fazlasını söylemeye kalbi dayanmadı. Lima ne kadar uğraşırsa uğraşsın ondan yanıt alamadı. Küskün bir tavırla, aydınlanan havaya aldırmadan az ötedeki evine doğru hışımla yürümeye başladı.

Etrafında uçuşan soru işaretlerinin iplerini tutmaya çalışırken, annesini hiç ummadığı bir şekilde veranda da görünce birden telaşlandı. Ne olmasını bekliyordum ki diye kendine kızdı. Bugün her günkinden daha da gecikmiş olduğunun farkındaydı. Hem de hatırı sayılır bir gecikme... Telaşını ise dik başlığının zırhıyla örtmeye çalışmaktan başka çaresi yoktu. Zaten Consus bilmece gibi konuşup yeterince canını sıkmıştı. Umarım günüm zehir olmaz diye umut etti. Bugün aşkını tüm çıplaklığı ile ailesine anlatmalıydı. Ağırlığı altında ezilip durduğu bu durumdan kurtulmalıydı artık. Ne olacaksa olsun diye iç geçirdi. Ailesi başta olmak üzere tüm dünya duymalıydı artık; içlerinden taşmasın diye iki kişilik yaşadıkları aşklarını. Puls saatinde tüm aileyi toplayıp bu konuyu açmaya karar verdi.

Ancak annesi hiç beklemediği bir şekilde yumuşacık gülümsemesiyle onu karşıladı. Derin bir oh çekerek yay gibi gerilen vücudunu gevşetti.

"Bu sabah erkencisin Lima."

Ah anne bilmiyorsun ki diğer geceler uykusuzluktan uyanamadığımı diye iç sesine gülümsedi.

"Evet anne bugün içim içime sığmadı. Uyku tutmadı, ve ben de sabah gezisi yaptım biraz."

"Hımm heyecanlanma sebebini anlayamadım ama birileri sana fısıldamış olmalı. Evet evet kesin Luna'dır. O kadar tembihlememe rağmen çenesini tutamamış olmalı. Puls saatinde, masadaki yerini erkenden almanı tavsiye ederim."

Lima annesinin ne demek istediğini anlayamadı. Concus'un bilmecesine bir bilmece daha eklenmişti sanki. Allak bullak olan kafasını olumsuz düşüncelerle doldurmak istemiyordu. Kıvrak zekasını çalıştırmak için uğraştı. Birden zihninde bir ampul yandı: Olabilir miydi? Başka ne olabilirdi ki? Günlerdir Adras'ı onlara nasıl anlatacağının kurgusunu kafasında kurup durmuştu. Her provasında midesine saplanan kramp ile birlikte bunu gerçekleştirmekten ümitsizce vazgeçmişti. Acaba ailesi henüz o konuşmadan Adras'dan haberdar mı olmuştu? Annesi gayet heyecanlı olduğuna göre bu düşüncesinin doğruluk payı olmalıydı. Sonuçta inatçı kızları kalbinin sahibini bulmuştu ve onun için uzak olan evlilik fikri hayat bulacaktı. Böylelikle muzmin bekar olarak kalmak isteyen kızlarının evliliği ile birlikte rahat bir nefes alacaklardı. Hatta Adras'a teşekkür bile edecelerdi onları bu dertten kurtardığı için. İçine coşkulu bir heyecan doldu. Ayakları yere basmıyordu sanki. Nefes alıyordu ve hayat devam ediyordu. İyi ki umut diye bir çıkış yolu var diye dindar bir tavırla tanrılarına teşekkür etti. Peki Concus'un bilmecesinin cevabı da bu muydu? Bu durumu mu kastetmişti acaba? Halbuki insanın içine kurt düşüren, tüm enerjisini sömüren bir tavırla onu yanıtsız bırakmıştı. Ah Consus! Sen de sürprizin bir parçası oldun, ilk görüşmemizde ben sana gösteririm diye tatlı intikamını biledi.

ZEUGMA'NIN SIRRI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin