6.BÖLÜM

2.2K 176 11
                                    

1997 İLKBAHAR ALEDA

Yaşadığı şok ile birlikte yer, sanki ayaklarının altından kayıyormuş gibi hissetti. Kafasının arkasına birisi ciddi bir darbe indirmiş gibi beyni zonkluyor, gözleri ise sanki çift görüyordu. Kendini toparlamak adına sırtını duvara yaslayarak yere doğru kaydı. Bir süreliğine beynine dur emri vermiş gibi kafasını avuçlarının içine saklayarak hiçbir şey düşünemeden olduğu yerde kaldı. Bu şekilde ne kadar süre geçirmişti fikri bile yoktu. Yavaş yavaş vücudunun çözülmeye başladığını ve sersemliğinin asgari düzeye indiğini hissettiğinde ise ayağa kalkarak tekrar aynaya baktı. Farkına vardığı ayrıntı her ne kadar zihnini uyuşturmuş olsa da şükür ki hala hafızası yerli yerindeydi. Gözleri, şaşkınlıkla karışık korkuyla, ürpertici olduğu kadar tuhaf olan detaya takıldı.

"Rüyamdaki kadınla benzerliğim... Neredeyse tek yumurta ikizi gibiyiz! Böyle bir benzerliğe inanmak ve katlanmak mümkün değil! Peki asıl önemli olan neden ya da nasıl sorusunun cevabı..."

Zihninin içi hallaç pamuğu gibi darmadağın olmuştu. Bir türlü dağınık düşüncelerini toparlayıp doğru düzgün düşünemiyordu bile. Yıllarca belli zaman dilimlerinde gecelerine misafir olan kadının kendisiyle şaşılacak derecede benzerliği adrenalin seviyesini körüklemiş durumdaydı. Kararsız bir ifadeyle tekrar detaylara göz gezdirdi. Zembereği boşalmış bir saat misali, kalbi deli gibi çarpıyordu.

Menekşeye çalan gözler, bembeyaz ten ve simsiyah saçlar...

Diğer detayları karşılaştırmaya mecali bile yoktu. Özenle yaptığı topuzunu elleri titreyerek ivedilikle açtı. Saçlarını öne ve arkaya doğru savurdu. Saçlarının açık haliyle birebir ona dönüştüğünü hissedince kalbi sıkıştı. Bu durumun manasını çözmeye çalışıyordu. Ancak sağlıklı düşünmekte oldukça zorlanıyordu. Bu ayrıntıyı daha önce nasıl fark edemediğini ise aklı bir türlü almıyordu. Kadının yüzünü bu geceye kadar bu kadar net görmemiş olmalıyım ya da ergenliğimi bitirmemle birlikte benzerliğimiz daha da artmış olmalı diye düşündü. Asıl üzerinde durulması gereken durumun bu olmadığını çok iyi biliyordu. Böyle bir benzerliğin nedenleri üzerinde durmak için bir süre ne yapması gerektiğini düşündü. Korku ise onu yalnız bırakmak istemeyen dev bir gölge gibiydi. Ne yapacağını, bu konuyu kiminle paylaşması gerektiğini bile kestiremiyordu. Babasını arasa kesinlikle telaşlanıp yanına gelirdi. Büyükbabasını ise bu yaşıyla nasıl rahatsız edecekti ki? Sınıfta onu anlayabileceğini hissettiği ancak kendini bir türlü açamadığı arkadaşı gerçekten onu anlar mıydı? Herkes ona deli gözüyle bakacaktı. Keşke annem... Bu düşüncesini gerisin geri tepti. Hiç sırası değildi.

"Ah saçma obsesifliklerim yüzünden kapısını tıklatabileceğim bir ev arkadaşım bile yok! Deliriyor olabilir miyim acaba?"

Sonra çaresizce ağır çekimdeymiş gibi düşünceli düşünceli çalışma masasına doğru külçeleşmiş ayaklarını sürükledi. Tedirginliği ise hat safhadaydı. Bu işin altından tek başına kalkmasını bilmeliydi. Sanki birileri onu izliyormuş gibi etrafını kontrol etti.

"İyice paranoyak oldun Aleda!"

Kendini telkin ederek derin derin nefes aldı. Kitaplığında yer alan psikolojiye, parapsikolojiye, felsefeye, bilime dair ne varsa masasına indirdi. Aceleyle her birinin içindekiler ve fihrist bölümlerine göz gezdirdi. Şimdilik aklına gelen ve algı alanına takılan anahtar kelimeleri bulur bulmaz sayfalarını açtı ve aralarına kendi eliyle yaptığı birkaç düzine ilginç ayraçlarından birkaçını yerleştirdi.

Reenkarnasyon, Telepati, Paralel evrenler, Kuantum fiziği, Medidasyon, Astral seyahat, Determinizm, Rüya kontrolü...

Her bir sayfayı büyük bir itinayla aralayıp iştahla okumaya koyuldu. Ancak her bir açıklama kendince tanımdan öteye gidemiyordu. Ufak tefek bilimsel araştırmalar ise onu netleştirmek yerine daha da kafasının karışmasına neden oluyordu. Bu sınırlı bilgiler doğrultusunda kitaplığının bu tür konularda bu derece güdük olmasına içten içe kızdı.

ZEUGMA'NIN SIRRI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin