35.BÖLÜM

933 103 24
                                    

Adımlarını hızlandırdı. Kafasında belirlediği ilk istikamet belliydi. Ancak bugün çarşı günü olduğunu ve daha da arka sokaklardan gitmesi gerektiğini aklına getirememişti. Onu karşılayan insan güruhundan ürkerek pelerinini yüzünün ortasına kadar iyice çekti. Bakışları yerdeydi. Bu haliyle kimseye çarpmamasına imkan yoktu. Meczupları hor gören iğneleyici sözler boy göstermeye başlamıştı. Yediği lafları ise umursayacak halde değildi. Uzak diyarlardan gelmiş satıcıların mallarını pazarlama telaşı içinde, ayağına gelen fırsatı değerlendirmenin zamanı diye düşündü. Muzipçe eli keselerden birine gitti. Her geçtiği satıcının tezgahına pelerinin altından birer ikişer bu mühürleri keyifle bıraktı. Değerini bilen ellerde kim bilir bu mühürler ne çok karmaşaya sebep olacaktı. Bunu düşündükçe intikamın şuh kahkahaları ile ortamdaki her çeşit ses birbirine girdi. Bu çarşı yerinin karşısına çıkmasındaki manayı daha iyi anlıyordu.

Kimsenin onu fark etmemesine gayret göstererek hızla oradan uzaklaştı. Soluğu önce ailesini uzaktan görecek bir yerde aldı. Kardeşlerinin bahçede koşuşturan tatlı halleri karşısında gözlerinin dolmasına mani olamadı. Babası da dışarı çıkmış, bahçede bir şeyler onarmakla meşguldü. Birazdan annesi ve kız kardeşi de bahçedeki yerlerini almışlardı. Bahar için telaşlı bir hazırlığa girişmişken, kendilerini ona son kez göstermek için anlaşmış gibilerdi. Yokluğum, onlar için ne ifade edecek demekten kendini alamadı. Belki biraz keder, belki biraz kırgınlık ya da kızgınlık... Belki de kızgınlıklarına yenilip hiç var olmamış gibi yokluğunu kabulleneceklerdi. Ne hazin bir duygu... Onlara olan sevgisinin bu derece derin oluşunu ise ilk kez kavrıyordu. Yok oluşa yakın olmanın tuhaf cilvelerinden biri de bu olmalı diye düşündü. Böyle zamanlarda kıymetlilerimiz daha bir kıymetleniyor olmalıydı... Onların gözündeki kıymetini ise hiçbir zaman öğrenemeyecekti. Annesine olan öfkesinin bile geçmiş olmasına hayret ederek oradan uzaklaştı.

Artık Concus'un yanındaydı. Uzun süredir onunla dertleşmediğini fark edince birden suçluluk duydu. Evet, ne yan yana ne de kalbindeki sesiyle, uzun süredir dertleşmemişti. Bunun nedenini düşünmeye fırsat bulamayacak kadar kendi hayatına dalmıştı. Halbuki hayatın keskin dönemeçlerinde kaç kez duraksayıp sağduyulu bir akıla ihtiyaç duymuştu. Bir kenara fırlatıp attığı can dostuna bencilliğini unutturmak istercesine sıkı sıkı sarıldı.

"Ah Concus özür dilerim. Seni ne çok ihmal ettim. Hayat beni ummadığım yerlere sürükleyip durdu. Ne olur beni bağışla..."

Concus'un cevabı gecikmedi.

"Dostlar, her ne olursa olsun birbirini sever ve düşünür Lima. Bu bir unutuş değildi eminim."

"Her zaman ki gibi yüreğimi okşuyorsun. Ne iyisin... Seninle vedalaşmak için geldim Concus, beni affedebilecek misin?"

"Kararını sorgulamak için artık geç biliyorum ama yine de böyle bir yok oluşu tercih edişine içerlemiyor değilim."

"Neler hissettiğimi bilemezsin. İçimdeki zifirî acı bir nebze dindiyse, bu karar sayesinde. Bu dünyada yarı ölü gibi yaşamaktansa bilinmezliğin içinde sevdiğimle birlikte yaşamak daha iyi değil mi?"

"Bunun cevabı bende mevcut değil Lima. Her şeye rağmen bu hayatın acı ve tatlı taraflarına tutunacak güç vardı sende. En ağır gerçeği kabullenmek bile bilinmezliğin peşinden koşmaktan daha iyidir. Hiçbir acı sonsuza kadar sürmez... Hayat, umut ilmeklerinin bütününden ibarettir!"

"Anlamıyorsun Consus... Onu en adi yöntemlerle öldürdüler. O an hissettiğim acının tarifini yapmak mümkün değildi. Biz bu sonu hak etmemiştik. Bu hayatta yaşamaya değer hiçbir şey kalmadı benim için!"

ZEUGMA'NIN SIRRI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin