7

1.8K 108 18
                                    

Boş boş tavanı izlerken telefonum çaldı. Arayan Ahmetti.
"efendim?" birkaç saniye hışırtı duyuldu daha sonra "yeni görevin için hazırlan. Bu gece Afeti öldüreceksin." dedi.
Duyduğum isimle yutkundum "ama... Ama neden?"

"sana olan tutumu ve bazı hareketleri dikkat çekici. Şerefin adamı olduğunu düşünüyorum. Dediğimi yap!" telefon kapanınca kendime geldim "senden kurtulacağım günü iple çekiyorum pislik."

Afet kesinlikle Şerefin adamı değildi! Peki ne yapacaktım? Üstümü değiştim ve tamamen siyahlara büründüm. Saçımı sıkıca bağlayıp dolabın yanına gittim. Silahımı alıp, aynadan kendime baktım "cidden bunu yapacak mısın Efsar?"

"tabii ki yapacağım." aynadaki yansıma benimle mi konuşuyordu. Sağ elimi havaya kaldırdım fakat aynadaki yansımamda hiçbir hareket yoktu "evet çok güzel bir bu eksikti." işaret parmağımı öne duğru uzattım "lütfen oradan çıkma!" başını mı salladı o? Her neyse!

Odadan çıktım ve Afetin odasına gittim. Kapıyı birkaç kez tıklattım. İçeriden bir şeylerin kırılma sesi gelince endişelenmiştim "Afet iyi misin?" hemen kapıdan geri çekildim "sana ne canım... İyiyse iyi, kötüyse kötü... Zaten öldürmeye gelmedin mi?"

Kendimden başka biri için endişelendiğimi düşünmek beni deli etmişti. Kilidi çevirip kapıyı açtı. Yüzü kızarmıştı... Gözleri de öyle "neyin var?" eliyle içeriyi gösterdi "girsene!" resmen ölümünü içeri davet etmişti. Girdim ve kapıyı kapatıp tekrar kilitledi.

Yatağın üstüne oturdu, ona doğru yürüdüm "bu cam kırıkları da ne... Neler oluyor?" omuz silkti "Kerim başkasını seviyormuş Efsar!" kolumdan tutup yanına çekti ve omzuma gömülüp ağlamaya başladı.

Parmağımla kafasını ittim ve iğreniyormuş gibi konuştum "pembe pijama giyip, göz bandı takıp da saçlarımızı örüp, bir sürü bakımdan sonra oturup seninle sabaha kadar ağlayacağımızı ve seni teselli edeceğimi düşünüyorsan çok büyük yanılıyorsun demektir."

Başını kaldırıp şaşkına baktı "evet... Evet öyle düşünmüştüm." izlediğim filmlerde hep öyle oluyordu çünkü ama ben onu teselli etmek için değil öldürmek için gelmiştim. Mendili eline alıp burnunu sildiğinde hızla ayağa kalktım "bu kadar yeter arkadaş bu ne! Aşk dedikleri şey insanı bu hale mi getiriyor?"

Yastığa gömdü başını ve bağıra bağıra ağlamaya başladı "Afet, işte bu yüzden insanları sevmiyorum. Bak gördün mü? Sevmek acıtır, zayıflık verir, ayağına pranga, bileğine kelepçedir sevgi denen lanet duygu. Kalk ve kendini topla ve sana bir arkadaş tavsiyesi kimseyi sevme."

Başını kaldırdı ağlamaktan rimelleri akmıştı "kalbim çok acıyor. Lütfen beni öldürür müsün?" dizlerinin üzerine oturmuştu. Telefonuma bir bildirim geldi ve donup kaldım "seni şu an görüyorum ve zamanın azalıyor. Üç dakika içinde kızın işini bitirmezsen hafta sonu macerana hazırlan güzelim!"

Ekrana bakarken gözlerim büyümüştü. Duvarda asılı duran saat ilk turunu tamamladığında elim, belime gitti. Soğukta kalmış bir kedi yavrusu gibi titreyerek ağlayan kıza baktım. Gözleri kapalıydı ve yere doğru eğilmişti. Silahı çıkardım ve başını hedef aldım.

"eğer şu an ölseydin, son isteğin ne olurdu?" gözleri hâlâ kapalıydı "hayatımdaki ilk ve son dostumla... Yani seninle pembe pijama giyip, oje sürmek ve... Ve sabaha kadar ağlamak." farkında olmadan dudaklarım kıvrılmıştı.

Ahmete bir mesaj gönderdim "şafak vaktine kadar süre verin. İnanın gözümü bile kırpmadan Öldüreceğim..." mesajıma çok geçmeden cavap geldi
"zayıflık göstermenden nefret ediyorum. Görev iptal! Hafta sonu senin için pek iyi olmayacak."

UYANIŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin