20

1.5K 88 56
                                    

Faris:

İlk defa bana gitme demişti. Gurur prensesi için bu büyük bir adımdı. Fakat gitmezsem Semra delirip babama gidecekti babam da Efsara saracaktı.

Gitmeli miydim? Gidersem bir daha kal demeyebilirdi.

Efsar:

Gitmemesini söylediğimde bir garip olmuştu. Sorunun ne olduğunu bilmiyordum ama yanlış bir şey yaptığımın farkındaydım.

Arabada bana damatlık almaya gideceğini söylemişti ve ben bunu unutup düşüncesizce burada kalmasını söylemiştim.

"ee şey..." demişti ki bahane bulmaya çalıştığını anlamamıştım ve dudağımın sol tarafı biraz havalanmıştı "ben unuttum bugün işiniz vardı kusura bakmayın lütfen gidin!"

Camın perdesini çektim ve yanına yürüdüm. Çoktan çıkarıp koltuğun üstüne koyduğu ceketini alıp giymesi için tuttum.

Kollarını geçirdi ve yakalarını düzeltirken bana baktı "kusura bakma ben işimi bitirip gelirim... İstersen yani." başımı salladım "yok gerek yok Mert birazdan gelir. Eve alışınca da kendi evine çıkar. Siz işinize bakın lütfen."

Kapıya doğru yürüdü ve kapıyı açtım "pazartesi görüşürüz o zaman." ayakkabılarını giyiniyordu "görüşürüz." çöktüğü yerden kalktı ve asansörün düğmesine bastı.

O giderken ben de kapıyı kapatıp tekrar eve baktım. Bu kadar güzel bir evi nasıl çok ucuza tutmuştu ki? Oturma odasına ilerledim ve koltuğa uzandım aldığı tabloya takıldı gözlerim. Üzerinde, alevler içinden çıkan bir Anka kuşu vardı.

Telefonum çalmaya başladığında başımı ceketimi bıraktığım yere çevirdim. Koltuktan kalkmadan uzandım ve ceketimin cebinden telefonumu aldım arayan Mertti
"efendim Mert?.."

"rahatsız etmedim umarım. Yeni evini nasıl buldun?"

"çok güzel beğendim de bu evin sahibi başını bir yere falan çarpmadı değil mi?"

"neden?.. Haa fiyatını diyiyorsun. Ya o ev benim ablamın eviydi evlenince yurt dışına yerleşti bana da kirala, kirayı sen al dedi. Yani ev sahibin benim."

"teşekkür ederim o zaman."

"rica ederim Efsar. Ben şimdi kapatsam sorun olmaz değil mi?"

"hayır Sahraya selam söyle görüşürüz." telefonu kapatıp sehbanın üzerine bıraktım.
Pazartesi günü okula, eski Efsarın halinden daha beter olarak gidecektim.

Bu saatten sonra ne kaybedecek bir şey ne hayal kuracak bir hayat ve ne de kazanmaya çalışacağım bir Emel vardı. Artık koca bir dünya ve karşısında da Efsar vardı.

-------------------------------------------

Pazartesi:

Müdirenin getirdiği küçük valizi ve çantamı da alarak okul yolunu tutmuştum. Yolları bilmediğim için beni okula Mert bırakıyordu "nasılsın Efsar?"

Gülümsedim ve yüzüne baktım "iyim Mert. Sen nasılsın?" iyi olmama şaşırmasını bekliyordum. Çünkü salya sümük ağlar bir halde görmeyi beklemişti beni.

Fakat o kendimle baş başa kalınca çıkan yüzümdü. Her zaman yaptığım gibi başkalarının yanında gülmeyi bilecektim. Bunu bana hayat öğretmişti sonuçta öyle değil mi?

"Ahmetle bağlantını koparma. Hâlâ ona çalışıyormuş gibi görün." kaşları çatılmıştı "asla. Onu gördüğüm yerde öldüreceğim."

"dediğimi yap Mert! Yardımın gerek çünkü." yol ve benim aramda mekik dokuyordu gözleri "o ne demek şimdi, ne yardımı?"

"kutuyu ondan geri alıp, Şerefe götüreceğim ve Faris beye her şeyi anlatacağım. Yapman gereken bir süre daha ona çalışıyormuş gibi görünmek ve kutunun yerini öğrenmek, gerisi bende zaten!"

UYANIŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin