13

1.6K 96 61
                                    

Mert bana doğru koşarken ne zaman geldiğini fark etmediğim Faris bey yatakhanenin kapısında durmuş bana bakıyordu. Mert yanıma koştu ve kollarıma tutundu.

Temasından irkildiğim için kollarımı geri çektim, nefes nefese konuştu "Emel..."

Onun ismini duyduğum an içim parçalarına ayrılmıştı "Emel uzun süre uyuşturucu bulamayınca kriz geçirmeye başladı. Ahmet bulur diye hastaneye götüremedim. Doktor getirene kadar da Emel komaya girdi Efsar!"

Söyledikleri kulağımda büyürken dizlerimin üstüne düştüm. Sahip çıkamamıştım... Küçücük emanete sahip çıkamamıştım.

Vücudum geriye doğru düşerken, sırtım yerle buluşunca gözlerim kapanmıştı.

Tek hissettiğim soğuktu. Tenim buzdan bir kütle gibi soğuk ve hareketsizce yatıyordu "ne demek kızı evlatlık alan aile ona uyuşturucu vermiş? Çocuklar evlatlık verilirken aileler araştırılıyor." sanırım bu Faris beydi.

Mert ona ne anlatıyordu?
"ya bu yetimhanenin müdürü biraz para görünce gözü dönenlerden. Ailenin durumunu da iyi görünce araştırmadan vermiş kızı. Efsarın da haberi yoktu. Olsa asla müsaade etmezdi." demek şu an Faris beyin arabasındaydım.

Sanırım bizimle gelmek için ısrar etmişti. Mert de gitmemiz gereken yere bir yalan kılıfı uydurmuştu.
Bu yalanı devam ettirebilirdim fakat en başta kimsem yok demiştim.

"Efsarın en büyük hayali işini ilerletip bir de ev bulunca kardeşini yanına almaktı... Ama" Mert ağlamaya başladı tekrar "ama zavallı kızın halini bir görsen. Hastaneye götürdüm. Doktorlar yoğunbakıma aldı!"

Olanlar tek tek gözümün önünde belirince birden ayağa kalktım. Emel... Emel komaya girmişti ve Allah kahretsin ki Mert onu hastaneye götürmek zorunda kalmıştı.

Ahmet eliyle koyduğu gibi bulacaktı bizi. Mert hızla arkasını dönerken Faris bey aynadan bana baktı. Sağa sola bakıp defterimi ararken yanımda olmadığını fark ettim.

Mertin yüzüne bakıyordum. Az önce zavallı kızın halini bir görsen demişti değil mi? Ne vardı kardeşimin halinde? Mert bana bakıyordu "sakin ol bak... Böyle yaparsan senin için daha kötü olacak. Kendine gel Efsar. Sen güçsüz değilsin!"

Ne vardı güçsüz olsaydım? Beni de narin ve kırılgan biri olarak görseydiler. Tek başına ayakta duramaz, biz buna yardım edelim diyecek biri olsaydı yanımda ne olurdu?

Çocuk olamamıştım, genç bir kız olamamıştım. Beni bir sıfata oturtup öylece bırakmışlardı ama kim olduğumu bilmiyordum. Ahmetin dediği gibi Azrail miydim? Yoksa diğerlerinin beni gördüğü gibi katil mi?

Sahi ben kimdim? Kimsenin sevdiği, sahip çıktığı ve üzerine titrediği biri olmamıştım. İnsanların dünyaya geliş amacı sevmek ve sevilmekti bende ise ikisi de yoktu. O zaman ben hiç kimseydim.

İnsan değildim o zaman... Sadece bir yapraktım belki. Diğerleri dallarına sımsıkı sarılmışken ben dalsız bir yapraktım ve rüzgar da fırsattan istifade beni oradan oraya savuruyordu.

Fakat içimde bir umut vardı! Dalından kopmuş bu yaprağı birisi alıp kitabının arasına koyacaktı. Bu yaprağa biri sahip çıkacaktı ve artık rüzgar onu savuramayacaktı.

Hastanenin önüne geldiğimizde kimseyi dinlemeden indim aşağı ve koşarak önden gittim. Mert de peşimden gelirken yanlış yöne gidince "bu taraftan Efsar!" diye bağırdı.

Asansöre bindiğimizde omzuma bir el dokundu. İlk defa rahatsız etmemişti bu temas beni. Tam tersi içimi rahatlatmıştı "sakin ol olur mu? Ben yanındayım Karahan!" kapı açılınca inmiştim.

UYANIŞ Onde as histórias ganham vida. Descobre agora