19

1.3K 94 41
                                    

Sarsak adımlarla yanlarına gittim. Kucağında Emelin cansız bedeni vardı. O gece giydiği pembe elbise üstündeydi ve her yeri kardeşimin kanına bulanmıştı.

Yakasına tutturulmuş kağıt parçasını almak için eğildiğimde Faris bey kollarımı tuttu "bırak!" diye bağırıp kağıdı aldım.

"kardeşini sana gönderdim işte Efsar. Bundan sonraki hayatında başarılar."

Mertin yanına oturdum ve onun cansız bedenini kollarımın arasına aldım. Feryadımdan önce ki son sessizliğimdi...

Küçücük bedenini sarstım fakat gözlerini açmıyordu "Emel... Emel!" gözümden damlayan yaşlarla yüzüne eğildim ve buz gibi suratını avuçlarımın içine aldım "Emel kardeşim bak akşam oldu neredeyse! Neden hâlâ uyuyorsun?"

Merte baktım, başını yere eğmiş omuzları sarsıla sarsıla ağlıyordu "Mert uyandıramıyorum onu bir şey mi oldu acaba?" Faris bey yanıma oturdu "Efsar yapma böyle!"

"Emel kalk hadi bak üzme ablanı!" yüzünü öptüm, bakmadı bana. Açmadı bile gözlerini. Gamzesinin yerini okşadım gülmüyordu artık. Oysa beni görünce hep gülerdi.

Müdire de gelmişti. Korumalar da öğrencileri içeriden çıkarmıyordu. İsmini feryat ettim "Emel!" hâlâ ses seda yoktu kardeşimden. Müdire polisi aradığında, onu göğsüme bastırdım "Emel kalk bak alacaklar seni benden! Ayıracaklar ablacım bizi kalk!"

Kokusunu içime çektim. Annemin kokusu gitmişti ölü bedeninden, babamın gamzesi kaybolmuştu yüzünden. Sahi ben şimdi kimsesiz kalmıştım.

Onu ben yalnız bırakmıştım. Beni de götür demişti, beni burada bırakma demişti ama ben onu yalnız bırakmıştım. Allah kahretsin benim gibi ablayı "özür dilerim ablacım özür dilerim. Güvenmemem gerekirdi, özür dilerim!"

Siren sesleri etrafı doldurduğunda ambulans ve polis araçları bahçeye girdi. Ambulans görevlileri buraya doğru gelirken Mert beni tutmuştu "vermem Mert vermem kardeşimi. Olmaz Mert o uyanacak ablasını üzmez benim kardeşim bir şey yap ne  olur!"

Emelin boynu geriye düşmüştü. Görevliler yanıma gelince daha sıkı sarıldım ve ağlayarak bağırmaya başladım "olmaz... Almayın ne olur almayın." güveneceğim tek kişiye kaydı bakışlarım "hocam lütfen... Lütfen yardım edin. Almasınlar onu lütfen!"

Yüzümü tuttu "bak sana söz veriyorum kardeşini tekrar görmeni sağlayacağım ama bırak işlerini yapsınlar." yüzümü geri çektim "hayır! O daha çok küçük. Ölümü hak eden kişi o değil hayır."

Mert kollarımı tutarken Faris bey Emeli kucağımdan almıştı. Müdire belimden tutmuştu "Efsarcığım yapma böyle ne olur!" ne yapıyordum ki ben? Kardeşimi götürdü ve görevliye verdi.

Kontrol ettikten sonra sarı bir ceset torbasına koydular. Neden fermuarı çekiyorlardı ki "çekmeyin nefes alamaz lütfen çekmeyin fermuarı!" fermuarı çektiler ve sedyenin üstüne yatırdılar.

Sarı rengin de Allah belasını versin!
Ambulansa bindirdiler "nereye götürüyorlar ki ha nereye? Tek başına gitmesin ben de gidiyim o korkar."

Faris bey müdireye seslendi "Zeliş hanım siz Efsarın üstünü değişin. Ben hastanedeki duruma göre sizi seslerim." hastanedeki durum mu?
Kollarını tuttum "yaşıyordu değil mi hocam onun için ambulans götürdü yaşıyordu yani? Hem ben gördüm nefes alıyordu." Mertin yanına gittim "değil mi Mert sen de gördün yaşıyordu."

Kerim ve Afet bana doğru koşuyorlardı. Afet boynuma sarıldığında geri ittim. Ellerimde kardeşimin kanı varken kimsenin sevgisine layık değildim.

UYANIŞ Where stories live. Discover now