34

993 75 26
                                    

Karşı duvarda birkaç tuğlanın eksik olduğunu görünce duraksadım çünkü tuğlaların düştüğü boşluk bir şey saklamak için açılmış gibiydi. Yakından bakmak için yürürken bir şeye takıldım ve düştüm.

Düşmemle birlikte havalanan tozlar boğazıma ve gözüme kaçmıştı. Gözlerimi ovuşturdum ve ışığı düştüğüm yere tuttum. Yerde bir defter duruyordu.

Elime aldığımda üzerine yazan "Milenanın Günlüğü!" yazısı beni oldukça şaşırmıştı. Defterin ilk sayfasını açtım ve okumaya başladım.

Babasının arkadaşının yanına gittiğini ve güzel bir iş bulduğunu yazmıştı. Diğer sayfayı okumadan önce defteri kapattım ve çantama koydum.

Okuldan izinsiz çıkmıştım ve eğer biri fark ederse ceza alabilirdim. Zaten bugün müdireyle konuşarak hafta sonu yatakhanede kalmak için izin alacaktım.

Koşarak bir otobüse bindim ve okula doğru yola çıktım.
-------------------------------------------------

Faris:

Koşarak uzaklaşırken sadece arkasından bakmakla yetinmiştim. Sanırım amacıma ulaşmıştım çünkü bu saatten sonra değil Efsarın yüzünü görmek sesini bile duyamazdım.

Son konuşmamızın bu şekilde olmasını istemesem bile olmuştu ve artık geri dönüş yoktu. Kendi yolumu çizdiğimi söylemiştim ki kendi yolunu çizsin. Fakat benim yolum sadece o varken güzeldi.

İçi siyahken dışı gökkuşağı olan kızın dışını da siyaha bulamayı başarmıştım. Ayrılığın içi de dışı da özlemi de rengi de siyahtı.

Ölüm vardı hayatta ve her yerden istediğin zaman dönemezdin. Bunun için korkmuştum. Eğer bana düşmanken birimize bir şey olursa ölsem bile bu pişmanlığı atamazdım göğsümden.

Eşyalarımı alarak öğretmenler odasından çıktım ve yatakhaneye doğru yürüdüm. Belki özür dileyecektim belki sadece iyi olduğuna bakmak isteyecektim. Neden gittiğimi bilmiyordum ama şu an sadece onun iyi olduğunu göresim gelmişti.

Merdivenleri çıktım ve odasının olduğu koridora gelince kokusunu hissettim. Sanki onun rüzgarı geçmişti ömrümden. Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım.

Odasına doğru yürüdüğümde kapıyı çalmaya cesaretim yoktu. On dakika boyunca bekledim. Önce sessizliğini dinledim ve sonra kapıyı yavaşça tıklattım. Açan olmadı... Tekrar çaldım.

"Efsar rica ederim açar mısın?" diye seslendim fakat yine kimse açmamıştı. Ben demiştim. Kapattığı kapıyı geri açmayacak kadar bencildi o!

Tekrar çaldığımda arkamda müdire Zeliş hanımın sesini duydum "Faris hocam bir sorun mu var?" arkamı döndüm ve şüpheyle bakan bir çift gözle karşılaşınca kapıdan uzaklaştım.

"ee ben şey için geldim..." ne diyecektim şimdi? Hadi Efsar... Hadi! Çık şu kapıdan da bir yalan bul! Elimde duran çantama kaydı bakışlarım. Aklıma gelen fikir rahatlamamı sağlamıştı.

"Efsarın çok büyük bir ders açığı var. Ben de ona çalışması için üç aylık ders notu getirmiştim fakat kapısını açmadı. Ben de onun için seslendim!" kaşları çatıldı "iyi yapmışsınız hocam fakat neden açmasın ki kapıyı?"

Koridordan geçen bir öğrenciyi durdurdu "kızım, Efsar arkadaşını gördün mü?" onuncu sınıflardan olan Feyza, onun odasını işaret etti "odasına doğru koşarken gördüm hocam. Bayağı kötüydü, yüzü bembeyaz olmuştu bir de ağlıyordu. Sonra odasına girdi. Daha da görmedim!"

Kendine bir şey yapacak biri değildi. Fakat eğer kötüyse rahatsızlanmış olabilirdi. Müdire hanım ellerini birleştirdi "Allah'ım sen koru!" diyerek kapının kulpunu çevirdi ve açılmadı. Ne yani akıl etmediğimi mi düşünmüştü?

UYANIŞ Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang