11

1.6K 95 34
                                    

Mektubun zarfını açtım ve zarfın içinden çıkardım. Dörde katlanmış kağıdı açıp okumaya başladım.

"abla... Bir şeyler duysamda inanmak istemiyorum çünkü biliyorum ki sen yapmazsın. Efendi sürekli bana  'ablan seni bıraktı, O artık gitti, seni düşünmeden kaçtı.' gibi şeyler söylüyor ama merak etme ben inanmıyorum. Fakat bilmen gerekir ki biraz daha seni görmezsem ya da geri gelmezsen inanmaya başlayacağım.

Senin bir sebebin olmasa gitmezdin biliyorum. Bari sebebini söyle de sen gelene kadar efendiye inanmayayım. Efendi bana küçük beyaz şekerler veriyor. Tadı biraz acı ama onları yediğim zaman seni yanımda görebiliyorum. Yemediğimde hastalanmaya başlıyorum.

Geçen gün efendi elime bir silah verdi ve 'ablana layık bir kardeş ol' diyerek birini vurmamı istedi. Merak etme yapmadım çünkü sen hep bana "öldürmek kötü bir şey yaşatmaya çalış" derdin. Dediğin her şeye uyarsam asıl sana layık bir kardeş olurum değil mi abla?

Bana öğrettiğin gibi insanlardan nefret etmiyorum, bana ne yaparlarsa yapsınlar onları öldürmek ya da onlardan intikam almak istemiyorum. Hatta dediğin gibi, birini çok sevmeye bile başladım. Senden çok değil ama merak etme.

Abla, bazen efendi geceleri odama girip yanıma geliyor. Korksam bile ses edemiyorum. Eğer bana öğrettiği oyunu onunla birlikte oynamazsam seni öldürürmüş öyle diyiyor. Ben bu oyunu hiç sevmiyorum abla... Çünkü oyunlar can yakmaz değil mi?

Lütfen artık gel! Sen yanımdayken beni hep korurdun, karnımı doyururdun ve can yakmayan oyunlar oynardık seninle. Buradaki fareler beni çok korkutuyor. Sana bu mektubu yazmamı  Mert ağabey söyledi. Çünkü olanları sana anlatmamın başka yolu yokmuş.

İşin çok uzun mu? Çünkü her gece rüyamda bir kadın ve bir adam görmeye başladım. Bana anne babamız olduğunu söylediler. Bizi yanlarına alacaklarmış.

Senden önce beni alırlarsa üzülme olur mu? Çünkü ben onların yüzünü bile görmedim. Sen gelene kadar ben onlarla tanışırım en azından.

Seni seviyorum abla... Ve seni çok özlüyorum. Lütfen beni bul. Canım acıyor!"

On yaşındaki bir çocuk bunları mı yazmıştı? Onun böyle şeyleri düşünecek yaşı değildi ki. Bu doğru değildi böyle düşünmemeliydi. On yaşındaki bir çocuk eline silah almazdı, birilerini öldürmek için zorlanmazdı, uyuşturucuya bağımlı edilmezdi, ona yapacağın tek temas başını okşamak olurdu.

Benim yaşadığım şeyleri kardeşimin de yaşamasına izin vermeyecektim. Sahiden de dediği gibi aç mıydı? Ben her gün burada karnımı doyururken benim kardeşim aç mı kalıyordu?

Daha da ileriye gitmesine izin veremezdim. Emel için bir anlaşma yapmıştım sonuçta ve tek şartım da Emelin güvende olmasıydı. Eğer O kurallara uygun oynamazsa ben de bu oyunu bozarım.

Telefonumu çıkardım ve Merte mesaj attım "gelip beni al çabuk. Ahmete gidiyoruz." bu gece inceldiği yerden kopacak!

-----------------------------------------
"sen Emelle nasıl görüştün?" direksiyonu kavramış bütün dikkatiyle yola bakıyordu "sürekli seni kapattığı bodrumun yanında bir oda daha var. Verdiği emirleri yerine getirmeyen zavallı çocuğu oraya kapatıyor!"

Demek ki geçen sefer duyduğum ses hayal değildi "hani Onu İtalyaya göndermişti?" defterden gözlerini ayırıp kısa süreliğine yüzüme baktı "Ahmet gibi bir pislikten bahsediyoruz Efsar! Ona bakılırsa sana söz vermişti sen görevi tamamlayana kadar Emele bir şey yapmayacağına dair."

UYANIŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin