18

1.3K 93 63
                                    

Aynı şeyi Mert de görmüş olacak ki aynı anda bağırdık "piramit yok!"
Kim almış olabilirdi kim?
Belki de Şeref yerini değiştirmişti.

"bunu mu arıyorsunuz?" diyen kişiyi görünce Mert sinirle bağırdı "biliyordum bunda bir şeyler olduğunu biliyordum."

Elinde tuttuğu kutuya odaklanıp, onu öldürme hayalleri kurmaya başlamıştım bile. Bir adım atınca cıkladı "o kadar kolay olmayacağını bilmen gerekir öyle değil mi?"

Kabir azabından farksız sesini kesmek için sabırsızlanıyordum. Bir adım daha yaklaştım "hemen onu veriyorsun yoksa..." güldü "demek sesin yerine geldi güzel!"

Elim silahıma gidecekken Mert uyardı "şimdi değil Efsar... Şimdi değil!" elinde sıkıca tuttuğu piramit şeklindeki kutuyla etrafta dolaşmaya başladı "kod adın Azrailmiş, efendimiz sana bu ismi koymuş. Bir insanı etki altına alma ve öldürme konusunda harikaymışsın."

Başını salladı "efendimize Şeytan derler Efsar, bana ise şeytanın yaveri. Sen öldürme konusunda ben ise iz sürme konusunda harikayım. Düşmanın kokusunu yüz metre ötede alırım!"

Kahkaha attım "tıpkı bir köpek gibi yani! Aramızdaki fark da bu sen Ahmetin köpeği olmaya dünden razısın ama ben ona boyun eğmemek için her şeyi feda ettim."

Yapmacık bir ifade takındı "kardeşinin başına gelenleri efendimizden duydum. Üzgünüm ama  Emeli o hale getirmek benim fikrimdi. Böylece efendimiz seni kaybedip asla üzülmeyecekti."

Üstüne atladığımda yere düştü. Kutu elinden kaymış, uzaklaşmıştı. Almak için dizlerimin üstünde sürünürken ayak bileğimi tuttu. Yüzüme attığı yumrukla neye uğradığımı şaşırdım.

Kollarımı tuttu ve başımın üstünde birleştirdi "duyduğuma göre efendimiz seni çok ama çok seviyormuş Efsar. Ne yazık ona kutuyu ben götürdüğümde ve tabii seni de burada öldürmek zorunda kaldığımda onun gözdesi ben olacağım."

Bileklerimi daha da sıktı "her zaman ikinci planda olmak ne demek bilir misin?" başımı salladım "hayır bilmiyorum! Çünkü Efsar Kurtbey her zaman bir numaradır." bileklerimi çevirdim ve elinden kurtuldum.

Sırtını tutup yere yatırdım. Yüzüne sağlam bir yumruk geçirdiğimde burnu kanamıştı. Hırsımı alamayıp iki tane daha vurdum. Saçlarımı tuttu ve beni üstünden attı.

Karnıma yediğim tekme iki büklüm kalmama sebep olmuştu. Koşarak kutuyu aldı "bir yarışın içindeyiz Efsar. Sen kardeşinle onun yanından kurtulmak için bu kutuyu ona götürmek istiyorsun. Ben ise onun yanında kalabilmek için kutuyu ona götürmek istiyorum."

Öfkeyle bağırdı "ve sen Azrail... Sen öldüğün zaman tahtını ben alacağım." başımı salladım "Ahmetin de Azraili olduktan sonra tahtımı sana seve seve devrederim, merak etme!"

Kutuya tekrar sıkı sıkı sarılmıştı "anın tadını çıkar Efsar, bu işin sonunda o kutu sende olacak merak etme" Mertin söyledikleri beni tatmin etmişti.

"madem Ahmet bana bu kadar düşkün kendi ağzınla söyledin ya hani... O zaman bir tahmin et beni öldürdüğünde Ahmet sana ne yapar?"

O adamın sevgisini bile istemiyordum. Alsın başına çalsın manyak herif!
"kutuyu sana vermem için bunları söylüyorsun öyle değil mi?" ona doğru bir adım daha attım "inan bana kutuyu almak isteseydim çoktan elimde tutuyor olurdum ve gözlerim de senin cesedinin üzerinde olurdu yani seninle konuşarak zaman kaybetmezdim."

Kaşları çatıldı "beni öldüremezsin Efsar! Aynı tarafa çalışıyoruz. Bunun cezasını ağır ödersin." gerçekten çok korkmuştum.

"aynı tarafa çalışıyoruz Gamze ama aynı tarafta değiliz." bir adım daha yaklaştım "benimle aynı tarafta olana can veririm ama karşımda duranın canını almak benim işim!"

UYANIŞ Where stories live. Discover now