23

1.3K 94 65
                                    

"bana yaptığınız her şey için teşekkür ederim. Bana tekrar birini sevdirdiğiniz için de... Sizden son bir isteğim var."

"nedir o?" gülümsedim "Merte söyleyin en şatafatlısından kır cenazesi yapsın bana!"

Şeref bey "vur şunu!" diye bağırdığı an kulaklarımı bir silah sesi doldurmuştu. Vücudumda herhangi bir acı yoktu.

Korkuyla kapattığım gözlerimi yavaş yavaş açarken Faris beyin silah tuttuğu elini havada gördüm. Demek boşluğa ateş etmişti.

Babasına döndü ve silahı yere fırlattı "bu sefer olmaz baba... Bu sefer değil!"
Şeref öfkeyle döndü "sen ne yapıyorsun? Bana karşı gelemezsin!"

Şeref yerdeki silahı alıp bana doğrultunca Faris bey yanıma gelip önüme geçti "eğer ona dokunursan taş üstünde taş bırakmam baba!"

Sesindeki kararlılığı gören Şerefin yüzü değişince yutkundu "Ahmetin ajanına  sebep benim karşımda mı duruyorsun?"

İşaret parmağını bana çevirdi "o Ahmetin ajanı değil her şeyi anlattı. Onu oraya kim gönderirse göndersin geliş sebebi sadece kardeşini ve hayatını kurtarmaktı!"

"o sana ihanet etti!"

"o bana değil baba, sana ihanet etti. O kutu da içindeki de sana ait ve ben bu saatten sonra senin meselelerine karışmıyorum."

"seni reddederim!"

"edebilirsin!"

"kapımdan içeri giremezsin!"

"bugün senin nasıl bir cani olduğunu gördüm. Bu işi yapmaktan başka şansı olmayan çaresiz bir kıza yaptıklarını ve üstelik en büyük korkusunu ona karşı nasıl kullandığını gördüm. Mümkünse bu saatten sonra da girmeyeyim o kapıdan!"

Şu an burada inanılmaz şeyler oluyordu ve ben olanları ağzım açık izliyordum. Faris bey elini uzattı
"kalk Efsar gidiyoruz!" tam elini tutacakken Şeref bağırmıştı "o kutunun yerini söyleyene kadar hiçbir yere gitmiyorsunuz!"

Adamalarına döndü "çıkın ve kilitleyin kapıyı!" kendi oğlunu buraya kapatacak değildi herhalde!
Adamlar cesetleri de alıp çıkmış ve kapıyı kilitlemişti.

Odanın köşesine oturdum ve duvara yaslandım. Hâlâ yüzüne bakmaya cesaretim yoktu. Yanıma geldi "bu ilk seferimiz değil. Daha beterinden kurtulmuştuk hatırladın mı?"

Başımı salladım, yanıma oturdu "neden bana daha önce anlatmadın?" başımı dizlerime koydum "ilk başta kim olduğunuzu bilmiyordum, öğrenince de korktum."

Kollarımı karnıma sarmıştım "o kutuyu verdiğin gün mü Ahmet, Emeli öldürdü?" tekrar başımı salladım "evet!"

"Efsar seni suçlamıyorum lütfen sakin olur musun!" sakin olmazdım çünkü canım acıyordu. Başımı kaldırdım "bakın gerçekten çaresiz olmasam size ve ailenize bunu yapmazdım ama merak etmeyin Ahmetten o kutuyu geri almak için bir plan yaptım."

Kaşlarını çattı "o kutuyu geri falan almayacaksın. Bırak gerisini babam düşünsün. Kendini tehlikeye atma!"

"almak zorundayım hem o kutuyu hem de Ahmetin canını almadan bana rahat yok!" elini omzuma koydu "bazen unutmak insanın ömrünü uzatır ve mutluluğa götürür!"

"uzun yaşamak istemiyorum ve sanırım mutluluğu da buldum!" gözlerimin içine bakıyordu "sizden bir ricam var!"

Başını karşıya çevirdi "söyle ucube!" neden bu lafı söylemekten bıkmıyordu bu adam? "bir kere güler misiniz?" söylediğim şey onu şaşırtmıştı "neden?"

UYANIŞ Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum