15

1.4K 91 63
                                    

Şeref Çakarhan Malikanesi:

Kapı tıklatıldığında babam "gir!" dedi. Beyaz gömleği kan olmuş koruma odaya girdi "hayırdır Fehmi ne bu hal?"

Babamla birlikte ayağa kalktım "Şeref bey ajanı yakaladık. Kutunun bulunduğu gizli odadaydı. Sinyal kesiciyi imha etmeye çalışırken alarmı çalıştırmış. Okuldaki takipçiler de haber verdi hemen oraya gittik. Gizli odada fanusu açmaya çalışırken bulduk onu!"

Babamla birbirimize baktık "nerede o?" Fehmi bana baktı "yaralıydı Faris bey, eve getirmemizi istemediğiniz için müştemilata bağladık."

Babam silahı bana uzattı "gidip bakalım kimmiş bu ajan, oğlum!" silahı kavradım ve belime koydum. İçim rahattı çünkü kesinlikle o değildi, biliyordum.

İçimde garip bir his vardı "ya oysa? Öldürebilir misin?" diye düşünmeden edemiyordum. Sahi ajan gerçekten Karahansa, öldürebilir miydim?

Müştemilatın kapısının önündeyken duraksamıştım. Fehmi kapıyı itti ve önden babam, peşinden de ben girdim.

Yerde, elleri bağlı bir şekilde yatan kızı görünce dişlerimi sıktım. Başına siyah bir torba geçirmişlerdi fakat saçları omuzlarına dökülmüştü. Üzerinde pembe bir pantolon ve beyaz bir gömlek vardı.

Beyaz gömleği kan lekeleriyle doluydu ve yaralıydı. Bu gerçekten o olabilir miydi? İyide o dersteydi yani üzerinde üniforma olması gerekirdi. Fakat işe başlamadan üstünü de değişmiş olabilirdi.

"o değil Faris, saçmalama!" kendime kızmadan edemiyordum. Babam, aklıma oyun oynuyordu resmen. Hem Karahanın boyu daha uzundu, bilekleri daha kalın fakat elleri daha narin. Üstelik saçları da bu kadar yıpranmamıştı ve rengi daha koyuydu.

Tabii bir diğer konu ise asla pembe giymez, pembeden nefret ederdi. Kendiyle ilgili bir şeylerden bahsettiği bir derste pembeyi sevmediğini hatta nefret ettiğini söylemişti.

Dinlemiyor gibi yapıp onu sinirlendirmek istesem de aslında konuşmasının hepsini dinlemiştim.
Babam yerde yatan kıza doğru yaklaştı ve torbayı başından çıkardı.

Derin bir nefes vermiştim fakat bu sefer gerilen babamdı "Kübra hocam siz..?" kadın öksürüklere boğulmuştu.
Babam, adamlarına döndü "Kübra öğretmen bize çalışıyor manyak herifler."

İki kişi öğretmeni koltuğa oturttu "Şeref bey, gizli odaya inen bir kız gördüm ve ben..." acı içinde kıvranıyordu "ben de onu takip ettim. Aramıza bayağı bir mesafe koymuştum bunun için beni fark etmedi."

Fehminin getirdiği sudan bir yudum aldı ve devam etti "gizli odaya girdiğinde ona engel olmak için peşinden girdim ama..." babam, elini omzuna koydu "bunları anlatarak kendini yorma. Bahsettiğin kız kim? Bana onu söyle."

Yutkundu "öğren... Öğrencilerden biri ama dersine girmediğim için is... İsmini bilmiyorum." babam öfkeyle gözlerini yumdu "nasıl biri tarif edebilir misin?"

Kadının bedeni titremeye başlamıştı. Ağzından kan gelince babam geri çekildi. Deli gibi titreyen kadın çok geçmeden son nefesini vermişti.

Babam "Fehmi!" diye bağırınca Fehmi koşarak içeri girdi "buyurun Şeref bey." yanına gitti ve Fehminin yüzüne tokat attı "ulan geri zekalı herif asıl ajanı elinizden kaçırıp benim adamımı ajan diye bana getirmek de ne oluyor! Gidin araştırın bir şey bulmaya çalışın."

Fehmi dışarı çıkınca babam bana döndü "ajanın artık bir kız olduğunu biliyoruz. Bakalım şüphelerim doğru çıkacak mı?"

Kapıya doğru yürüdü "senden bir isteğim var. Okula git ve bak Efsar denen o kız şu an ne yapıyor. Öğrencileri de ara muhakkak biri üstünde bir iz bırakmıştır."

UYANIŞ Where stories live. Discover now