21

1.3K 86 74
                                    

"hadi Efsar..." Mertin sesini duyunca maskeyi suratıma geçirdim "saçım bozuldu Mert Allah belanı versin!" pardösüyü giyindim ve düğmelerini kapatırken Mert ayağa kalktı "Faris beyi benim arabanın yanına getir. Ben polislere bakmaya gidiyorum."

Çekirge misali bir gün başıma açtığım işlerden sağ salim kurtulamayacaktım. Başımı yukarı kaldırdım ve "Allah'ım ne olur o gün bugün olmasın! Ölmek için çok genç ve güzelim." dedim.

Faris beye baktım ve polisler içeri girerken ona doğru koştum... Etrafta önce bir sessizlik olunca Faris bey ve Semra bana şaşkın şaşkın bakıyorlardı.

Şeref bey bağırdı "oğlum... Fehmi, oğlumun yanında biri var koşun."
Işıklar yanınca parmağındaki yüzüğü tuttum ve çukarıp masaya bıraktım "zaten çok çirkindi Faris bey, bu işi zevkle yaptım." dedim. Etrafımızdakiler çığlık atmaya ve masaların altına girmeye çalışırken Faris bey anlamış olacak ki "Efsar?.." diye seslendi.

Silahlar patlamaya başlayınca elini tuttum ve masadan kaldırdım. Semraya kelepçe takan polise bakarak sırıttım fakat maskem olduğu için görmedi.

Korumalar, polisler ve dolandırıcılar birbirine girdiğinde ben Faris beyle birlikte aralardan geçmeye çalışıyordum "nereye gidiyoruz... Efsar nereye? Bir açıklama yap bari."

Hızlı hızlı kapıya doğru koşarken Şeref bağırdı "oğlumu kaçırıyorlar... Nerede bu korumalar?" ne kıymetli oğlun varmış arkadaş!

Durdum ve Şerefe baktım "merak etme bir şey yapmayacağım senin süt kuzuna!" Semranın babası olduğunu düşündüğüm adam elinde silahla bize doğru koşarken tekrar koşmaya başladım ve tabii Faris beyi de peşimden sürüklüyordum.

"durup bana ne olduğunu anlatacak mısın?"

"hayır!"

"ne demek hayır, beni kendi düğünümden kaçırıyorsun farkındasın değil mi? Üstelik içeriyi de polisler bastı!"

"hiç bu durumdan şikayetçi gibi de durmuyorsunuz. Peşimden gelmeye dünden razıymışsınız."

"bu laflarını sana ödeteceğim biliyorsundur herhalde! Okulda illaki elime düşeceksin."

Nefes nefese kalmıştım "hele bir şuradan postumu deldirmeden çıkayım, sonra sizin sinek ısırığınızla ilgilenirim."

Dışarı çıktığımızda korumlar silahları bana doğrultmuştu. Ellerimi kaldırdım ve onları durdurması için Faris beye baktım. Sol kaşı havalandı
"demek süt kuzusu ha?" keyfi gayet yerinde olmalıydıki devam etti "ya şimdi her şeyi anlat ya da seni vurmalarını söylemek zorunda kalacağım."

"tamam ya anlatacağım ama Mertin yanına gitmemiz lazım. Bak hemen şurada." kollarını bağladı "tuzak olmadığını nereden bileyim? Belki beni oraya çekip, sonra da kaçıracaksınız!"

"Allah aşkına kaçırmak için bir kurban seçecek olsam sizi mi seçerdim?"

"neden? Benim neyim varmış?"

"yani siz biraz şeysiniz... Sert gibi görünen ama jöle olan yumuşak şek..."

"o ne demek kızım kendine gel! Yumuşak falan..."

"yok tamam yumuşak değil de..."

"Lapacı mı?" şu an ağzım iki karış açık sırıtıyordum. Demek ismini öğrenmişti sonunda!
Merdivenlerden inerken korumalara döndü "tamam arkadaşlar sıkıntı yok." ben de peşinden koşmaya başladım.

Birlikte Mertin yanına gidince Mert, bana sakız uzattı "aşırı heyecan yapınca miden bulanıyor senin. Al çiğne yatıştırır." sakızı aldım ve maskenin ucunu kaldırıp ağzıma attım.

UYANIŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin