32

921 64 14
                                    

odama doğru yürürken Merti aradım.

Birkaç çalış sonra açtığında canının sıkkın olduğunu anlamıştım "efendim Efsar?.." odama girip dolabımı açtım ve telefonu kulağımla omzumun arasına sıkıştırmıştım "söylediğim kişi hakkında yaptığın araştırmanın detaylarını bana gönder ve gece için hazırlan."

Dolabımda kalan ve mükemmel şekilde saklamayı başardığım silahı elime aldım "bu gece görülecek bir hesabım var!" ben mutsuzken kimsenin mutlu olmaya hakkı yoktu.

Daha önce söylemiş miydim... Ben asla akıllanmam!
-----------------------------------------------

Faris:

Evin duvarları üstüme üstüme gelirken nefes almam imkansızdı. Kendimi sokağa atmış nereye gittiğimi bilmeden yürürken buldum düşüncelerimi... Issız sokağı aydınlatan sokak lambasının ışığında!

Saat bilmem gecenin kaçıydı, bildim tek şey Efsarı deli gibi kırmıştım. Gülden ağır laf yakıştıramazdım ona ama yaptıklarım onun gülünü soldurmuştu.

Onu özgürlüğüne kavuşturmak isterken daha berbat bir girdabın içine çekmiştim de haberim yoktu. Hele ben... Ben kendimi neyin içine çekmiştim böyle?

Bir anlık kararla yakıp yıkmaktı benim yaptığım şey. Hayalleri, umutları yakmaktı ve yaptım şey Efsarı yıkmaktı.

Oysa onu toplamak ve ayağa kaldırmak için nasıl çabalamıştım. Hatta neredeyse beni sevecekti... Bana güvenecekti.

Çalan telefonun sesiyle irkildim. Evde olmadığım için Betül arıyordu büyük ihtimalle. Saat on ikiye gelirken telefonum daha da ısrarla çalmaya başlamıştı.

Umursamadım ve eve doğru yürüdüm. Siteye girmek üzereydim ki telefonuma bir mesaj gelmişti. Telefonumu cebimden çıkardım, mesaj Efsardandı.

Bu imkansız gibi bir şeydi fakat gerçekti. Tekrar çalan telefonun ekranına baktım. Efsar arıyordu... Kapatmasından korktuğum için hemen açtım ve kulağıma götürdüm telefonu "Efsar... Bir problem mi var?"

"hocam lütfen yardım edin! Kapımda bir sürü adam var. Öldürecekler beni lütfen yardım edin!" ağlayan ve yalvarırmış gibi çıkan sesi içimi sökmeye yetmişti.

Arabama doğru koştum.

----------------------------------------------------

Efsar:

Hazırlıklarımı tamamladığım zaman üstümü değiştirip odamdan çıktım. Yangın merdivenine doğru yavaş yavaş yürüdüm ve belletmene görünmeden yangın merdiveninden çıktım.

Emekli olmak için gün sayan yaşlı adamı belletmen yapan müdire, okuldan öğrencilerin kaçmasını göze almalıydı.  Mertle anlamıştık, arka tarafta beni bekliyordu.

Kapının önüne durdum ve kırmızı kapıyı iterek hafif araladım. Tek kişi vardı ve arkası dönük, karşıya bakıyordu. Onu bayıltmak demek bütün güvenlik ve korumaların ayaklanması demekti bunun için ses çıkarmadan yavaş yavaş dışarı çıkıp okulun arka tarafına gittim.

Bahçe duvarlarına tırmanarak diğer tarafa atladım. Beni gören Mert arabayı çalıştırınca koşarak onun olduğu tarafa gittim ve arabaya bindim.

Araba hareket ettiğinde arkama yaslanıp derin bir nefes aldım "nasılsın Mert?" bana doğru baktı "özlemişim başımı belaya sokmanı." elimi uzattım "verdiğim isim hakkında neler buldun?"

"Betül Çakarhan... Önceki soyadı Yıldız. Otuz iki yaşında, daha önce bir evlilik yapmış üstelik büyük bir parfüm şirketinin sahibinin kızı." demek daha önce de evlenmişti ve zengindi!

UYANIŞ Where stories live. Discover now