25

1.4K 90 52
                                    

Odadan dışarı çıkarken karşıdan gelen Ahmeti görünce Faris bey bana döndü "korktuğunu belli etme ve başını kaldırma!"

Tam yanından geçerken Ahmet bir kahkaha attı "benim güzel Azrailim... Seni görmek ne güzel!" köpek gibi kokumu almıştı resmen!

Arkamı dönmeye cesaret edemiyordum. Ahmetin ayak sesleri arkamda yankılandı ve nefesini ensemde hissettim.

Asansörün kapısı açılınca bir hemşire hızla yanımıza geldi "Sıddık hocam acilen ameliyathaneye gitmeliyiz!" Ahmet kolumu tutacakken Faris bey beni asansöre çekmişti "Sıdıka hanım hadi acale et!" o sesini nasıl değiştirmişti öyle?

Ahmete dönmeden düğmeye bastım ve asansör kapıları kapandı. Asansör aşağı inerken deminden beri tuttuğum nefesimi bıraktım ve kabinin duvarına yaslandım "ucuz atlattık yemin ederim yüreğim ağzıma geldi!"

Bizi çağıran hemşire yüzümüze bakıyordu "ee biz şey oldu..." gülümsedi ve arkasını döndü "merak etmeyin Mert benden yardım istedi sadece."

"sen Merti nereden tanıyorsun?" yüzüme kısa bir bakış attı "aynı liseden mezunuz. Çok iyi arkadaştık!" kaşlarım havalanmıştı "sağ olun gerçekten çok büyük bir iyilik yaptınız!" kıza bakarak söyledikleri bitince bana bakmıştı "o kadar da büyük bir iyilik değildi bence!"

Kulağıma eğildi "biraz kibar olmayı denesen!" gözlerimi devirdim "sağ ol ablacım!" bakışlarımı Faris beye çevirdim "oldu mu?"

"zamanla olacak." asansör durunca aşağı indik. Mert koşarak yanımıza geldi "iyi misiniz?" başımı salladım. Etrafa baktı "hemen buradan gitmemiz gerekiyor hadi!"

Çıkışa doğru koştuk "arka bahçeye nasıl gidiliyor?" her yer birbirine benziyordu. Faris bey kolumu tuttu "hadi bu taraftan." çimenlerin arasındaki taş yoldan koşarak arka bahçeye girmiştik. Pencerenin hemen önünde duran poşetleri aldık "girin şu güvenlik kulübesine ben nöbet tutarım."

Mert ve Faris bey güvenlik kulübesine girince etrafı izlemeye koyuldum. Kulübenin içinden gelen bağrışma seslerini duyunca kapıyı çaldım "her şey yolunda mı?"

İkisi birden "değil!" diye bağırınca gülmeden edememiştim. Biraz sonra ellerinde tuttukları üniformalarla dışarı çıktılar.

"bunları ne yapalım?"

"çok beğendiysen al senin olsun!" Mertin sorusuna verdiğim cevap hoşuna gitmemiş olacak ki yüzünü buruşturup Faris beyin de elindeki üniformayı alarak duvarın kenarına bıraktı.

Faris bey bana dönmüştü "hadi kimse gelmeden değiş üstünü!" başımı salladım ve kulübeye girdim. Kulübenin camından sızan ışık yok olunca başımı kaldırdım. Faris bey kimse görmesin diye sırtını cama yaslamış, üzerimi değişmemi bekliyordu.

Gülümsedim ve hızla üstümdekileri çıkarıp kendi kıyafetlerimi giyindim. Dışarı çıkınca Mert, benim de elimdekileri alıp duvarın kenarına bırakmıştı.

"hadi çabuk arabaya!" arabaya doğru koşarken Mert bana döndü "ya doktor ölmüşse Efsar?" arabanın önüne gelince Faris bey yanıma geldi ve "sen Mertle git ben işimi henüz halledemedim!" diyerek kendi arabasına yürümeye başladı.

Mert arabaya binince Faris bey de kendi arabasına binmişti. Ön kapının camı açıldı "biner misin artık şu arabaya bizi yakalaması an meselesi!"
Uzaklaşan arabaya öylece bakıp kalmıştım.

Arabaya bindiğimde Mert hemen harekete geçmişti "eve bırakıyorum seni!" başımı salladım "tabii lütfen!"
Kaşları çatıldı "tamam asi kız...Şimdi bana anlat derdin ne!"

UYANIŞ Where stories live. Discover now