37

967 76 38
                                    

Faris:

Silah seslerini duyunca arabadan inmiştim. Kapının önünde nefes nefese kalan Mert "Efsar yok! Götürmüşler onu." diye bağırdığında olanların farkına varamadan içeri koştuğum.

Etrafta sadece polisler ve birkaç adamın cesedi vardı  "Efsar!" "diye seslendim. Az önce oturduğu sandalye yana düşmüştü. Sandalyenin yanında Efsarın bilekliğini fark edince o tarafa doğru yürüdüm ve bilekliği alarak cebime koydum. Boş rafların arasında dolaştım "Efsar ses ver hatamı anladım! Efsar... "

Ses yoktu... Kimse yoktu. Mert yanıma geldi "Ahmet, Efsarı başka bir yere götürmüş olmalı." gözlerimi sıkıca kapattım "bir dakika içerisinde mi?" diye sorduğumda Mert elini alnına koydu "onun nasıl bir adam olduğunu hiç yakından görmedin ki Faris. Planımız işe yaramadı işte."

Amacım bu değildi. Betülü kurtarırken Efsarı ölüme terk etmek istememiştim. Efsar güçlüydü. Biz Betülü çıkarana kadar dayanırdı ama Betül sadece ayak bağı olurdu.

Önce Betülü çıkarmakla aptallık etmiştim. Çünkü anlamam gerekirdi Ahmetin istediği kişi Betül değildi.
Duvara yaslandım ve sesi kulağımda yankılandı "Faris lütfen beni bu adama bırakma. Bana dokunmasını istemiyorum. Ben... Ben ölmek istemiyorum!"

Hep suçlamıştım onu. İnsanlardan nefret ettiği için, kimseden yardım almadığı için suçlamıştım. Fakat şimdi anlamıştım. O gururunu yıkıp benden yardım istemişti ve ben onu elimin tersiyle itmiştim. Belki amacım bu değildi ama yaptığım şey aynı kapıya çıkıyordu.

Şimdi anlamıştım, bana ne anlatmaya çalıştığını şu anda anlamıştım. Yanımıza gelen polis memuru bana baktı "Faris bey siyah bir araba radara yakalanmış. Plakasını tespit ettik ve çevre yolundaki kameralara bakılmasını isteyerek de kesinleştirdik. Efsar Kurtbeyi buraya getiren arabayla aynı araba!"

Ona kötü bir şey olmadan bulacaktım "peki nereye gittiklerini biliyor musunuz?" diye soran Merte döndü memur "dağ evlerine gidişteki tatil köyünün yokuşunda son görüntüyü alabildik. Oradan sonrası özel mülkiyetler olduğu için kamera kayıtları yok."

Oraya gidip gerekirse kapı kapı arayacaktım. Bir adım attığımda polis memuru beni durdurdu "lütfen kendi başınıza hareket etmeyin. Hep birlikte gidiyoruz." dediğinde sessizce başımı salladım "peki arabadaki kadını eve göndermeme yardım eder misiniz?" diye sormuştum.

"tabii ben hemen ilgileniyorum" dediğinde Mertin düşünceli yüzüyle karşılaştım "orayı biliyorum Faris... İki gün boyunca beni o dağ evine kapatmıştı ailemle birlikte. Ben onunla çalışmayı kabul edene kadar da oradan ayrılmamıza izin vermemişti."

"yolu hatırlıyor musunuz Mert bey?" telsizi elinde hazır duran polis memuruna cevap verdi "o lanet yeri de oraya gidişi de unutmam ki!" diğer polislerle konuşan komiser yanımıza geldi "hadi beyler öyleyse çıkıyoruz." dediğinde arabama doğru koşmuştum.

Komiser, Betülü başka bir araçla eve göndermişti. Mert benim arabamdaydı. Bana yolu tarif ediyordu, polisler de hemen arkamızdan bizi takip ediyordu.

"umarım geç kalmadık Faris... Umarım!" yutkundum ve gaza yüklendim "öyle söyleme Efsar güçlüdür. Hiçbir şeye geç kalmadık biz."

Yokuşa doğru yaklaşırken Mert rahatsız olmuştu "iyi misin?" diye sorunca başını salladı "burada neler yaşadığımı bir bilseydin... Etlerimin koparak yere düştüğünü hatırlıyorum."

Dolan gözlerine baktım "hadi benim yanımda annemle babam vardı. Korkunca onlardan destek alırdım. Peki Efsar tek başına o kadar acıya nasıl dayandı? Ben acıdan feryat ederdim ama o kardeşi anlamasın diye sesini bile çıkarmamıştır."

UYANIŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin