36

984 72 64
                                    

Etrafta ne olup bittiğini bilmiyordum. Sadece duyduğum fısıltılar etrafımda birilerinin olduğunu gösteriyordu.
Birkaç adım sesi ve hemen ardından bir kapı sesi duydum.

Zifiri karanlık bir ortamda gözlerimi ne kadar zorlasamda hiçbir şey göremiyordum. Fısıltılardan biri bir kadına aitti. Gözlerimi kapattım ve sese odaklandım.

Tanıdık bir tondu fakat oldukça kısık konuşuyordu ve ben sesini tanımamıştım. Bileğimdeki kelepçe oldukça dardı. Elimi her oynatışımda derimde bir çizik oluştuğunu hissediyordum.

Bir kapı sesi daha duyulduğunda duyduğum sesle kıpırdandım. Bu sesi nerede olsa tanırdım "Ahmet!" diye seslendiğimde fısıldaşmalar kesilmişti.

Bana doğru gelen adım sesleri ve giydiği beyaz gömleğin parlamasından o olduğunu anlamıştım. Önümde durduğunda "ışıkları açın!" diye bağırdı.

Işıklar tek tek açılırken gözüme vuran parlak ışık beni kör etmeye yetmişti. Kısık olan gözlerle etrafa bakıp insanları tanımaya çalışırken takım elbiseli adamların kim olduğunu hatırlamıştım. Bunlar Ahmetin en gözde korumalarıydı.

Sandalyede bacak bacak üstüne oturan Buketi görmemle kan beynime sıçradı. Gri bir çantayı açmış beyaz küçük ilaçlarla bir şeyler yapıyordu. Bana doğru döndü ve gülümsedi "merhaba Efsar. Nasılsın?"

Ahmetin yanında olduğunu bilsem asla sağ bırakmazdım. Aptal kafamı taşla ezmek istedim. Ahmet çenemi tuttu ve beni kendine çekti "anlamadım mı sandın? Senin gibi kindar bir insanın her şeyi unutması beni şüphelendirmez mi sandın?"

Elinin tersiyle yüzümü okşadı "üzgünüm Efsar ama seni bu sefer sağ bırakamam. Seni en başından öldürmem gerekirdi. Bana bunları yaşatmadan önce öldürmem gerekirdi."

Ölüm kaçınılmaz bir son olsa bile yine de böyle ölmek istemezdim. Biliyorum en sevdiğim kişinin elinden olacaktı benim ecelim. Her ne olursa olsun eğer bir gün gözlerimi kapayacaksam içim rahat olacaktı biliyordum.

Belki bu gece ölecektim ama bu pisliği de yanımda götürecektim. Uzamış bir mesele hiçbir zaman iyi değildir. Çenesini başımın üstüne bastırmıştı "beni sevseydin her şey farklı olabilirdi. Birlikte olduğumuz sürece dünyaya meydan okurduk Azrail!"

Başımı geri itti "ama sen kimseye vermediğin o değerli sevgini kalbini kıran bir adama verdin!" dediğinde kahkaha attım "annemi, babamı ve kardeşimi canice öldürmüş elli yaşını geçmiş sana mı verseydim sevgimi!"

Betül iğneyle bana doğru yaklaştı. Neden düşmanın ilaç yapan bir psikopattı ki sanki? Kolumu sarı bir lastikle bağlayan adam geri çekildi "lütfen sakın ol Efsar sadece yüksek bir doz senin tüm sinir sistemini çökertir hepsi bu!"

Kolumdaki acıyla inledim. Bana enjekte ettiği o şey damarlarımda bir alev gibi dolaşmaya başlamıştı. Önce  ateşim çıkar gibi olmuştu. Çocukken ateşimiz çıktığında gözlerimiz bile acırdı ya hani işte aynı o durumdaydım.

Ellerimde bir titreme başlamıştı. Önce alnım sonra yüzümün tamamı ve daha sonra ise boynumdan ter damlaları akıyordu. Ellerimde başlayan titreme bütün vücudumu sarmıştı.

Oda tamamen siyah bir evren gibiydi. Kalksam boşluğa düşecekmişim gibi oluyordum. Aniden gelen mide bulantısını bastırmak isterken nefes alamadığımı fark ettim. Başımı yıkarı kalkdırdığımda uçuşan yıldızlar dikkatimi çekmişti.

Nefes almaya çalıştıkça biri boğazımı sıkıyordu. Az önce gördüğüm yıldızlar tamamen kaybolunca etraf iyice karanlığa gömülmüştü.

UYANIŞ Where stories live. Discover now