60.Bölüm

4.1K 511 351
                                    

(Jieun)

Jungkook'un yakasındaki papyonu düzeltirken aramızda büyük bir aşkın oluşacağının sinyallerini veren günleri hatırlayarak gülümsüyordum. Aradan geçen bir buçuk yıllık zaman diliminin bizi getirdiği noktada her ne kadar gerekli görmesem de aşkımızı simgeleyecek o yüzükler, konukların önünde takılmıştı.

Konuklar derken: Kalabalıktan hoşlanmadığım için Kang ailesinin çok yakın birkaç dostu ve arkadaşlarımız bize eşlik ediyordu.

Nisan ayının ılık günlerinden birinde evin bahçesinde düzenlediğimiz küçük etkinlik tüm sakinliği ile devam ederken masadan aldığım kadehi dudaklarıma doğru götürdüm ve bir yudum almışken Jungkook'un beni durdurması ile birlikte kadehi yerine bırakırken merakla ona baktım.

"Sarhoş olmanı istemiyorum."

"Neden?" diye sorduğumda bakışları dudaklarıma düşen Jungkook derin bir iç geçirdi.

"Birazdan seni kaçırıp evimize götüreceğim."

Jungkook'un günlerdir "evimiz" diye bahsettiği yeri gösterme çabaları, yakınlarımız arasında yapılacak olsa da nişan etkinliği hazırlıkları yüzünden başarısız olmuştu.

"Başka bir gün gidip görürüz," diye yanıt verdiğimde Jungkook başını olumsuzca salladı. Hayır, bizim için düzenlenen bir etkinliği bırakıp gitmek ne kadar doğruydu?

"Bu gece sadece ikimiz olalım istiyorum."

Jungkook'un fısıltıyla karışık söyledikleri kan basıncımın yükselmesine sebep olsa da "sadece ikimiz bu evde de vakit geçirebiliriz" diyerek omuz silktim.

"Sevgilim, bence ne demek istediğimi çok iyi biliyorsun."

Beklenti dolu bakışları benimkilerle buluştuğu anda sıcak parmakları kolumda yavaşça gezindi ve bu kez tepki vermek yerine yalnızca dokunuşunun tenimde bıraktığı hisse odaklandım.

Kısa süre içinde aklımı başıma toplayıp "herkes bizim için burada," desem de Jungkook'un parmaklarımızı iç içe geçirip elimi sıkıca kavramasına müsaade ettim.

"Yabancı değiller ya anlayış göstersinler biraz. Zaten her yalnız kaldığımızda birileri pat diye yanımızda oluyor. Sıkıldım bu durumdan."

"Orası öyle tabii ama..."

"Hiç söylenme boşuna. Sen de yapıyorsun bunu. Odanın kapısını açmıyorsun, seninle uyuyamıyorum bile."

Anlaşılan Jungkook'un canına tak etmişti yalnız kalamayışımız.

Ama ne yapabilirdim ki?

Sarmaş dolaş uyurken Bayan Kang'a defalarca yakalanmıştık ve ben gerçekten bir kez daha bunun yaşanmasını istemiyordum.

"Anlıyorum ama gerçekten bugün yalnız kalmak zorunda mıyız?"

Arabaya yaklaşmışken durup bana doğru dönen Jungkook bakışlarını benimkilere odakladı. "Sen aklımı başımdan alacak kadar güzel görünüyorken gözlerimi başka şeylerle yormak istemiyorum."

Gülümseyerek bir şeyler söylemek adına dudaklarımı araladığımda sanırım ona itiraz edeceğimi düşünüp tutmaya devam ettiği elim sayesinde beni de beraberinde arabaya doğru ilerletti.

"Sana düşünme fırsatı verirsem vazgeçeceksin biliyorum. O yüzden hemen gidelim."

Ne diyebilirdim ki?

Euphoria ❧ KookUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin