5.Bölüm

10K 1.1K 1.4K
                                    

(Jungkook)

Havuz kenarına kurulan yuvarlak masalardan birine geçmiştik. Bizim bölümden olduğunu hatırladığım bir kızın, Oslo'dan henüz gelen kuzenine "hoş geldin partisi" adı altında düzenlediği gürültülü etkinlikte Taehyung'un bahsettiği kızlarla takılacaktık.

Bakışlarım içki bardağının etrafinda parmağını dolaştıran Taehyung'a kaydığında dalgın hali gözüme çarptı ve ben onu kendine getirmek adına yuvarlak masada biraz daha yanına doğru kayıp "ne düşünüyorsun?" diye sordum.

Taehyung kesik bir nefes alıp tereddütlü bir şekilde "çok saçma gelecek ama," dedi ve bir süre duraksadıktan sonra biraz bana doğru döndü. "Şu misafiriniz olan kız. Aklımdan çıkmıyor."

"Hah," diye homurdandım. Ufak tefek bir kızın onu neden bu denli etkilediğini anlayamamıştım. Yol boyunca sorduğu her soruyu geçistirerek konuyu değiştirsem de belli ki Taehyung'un dikkatini birtakım gerçeklerle dağıtmalıydım.

"Ciddiyim Jungkook, duru bir güzelliği var kızın. İlk görüşte kendine hayran bırakacak türden biri."

Hadi ama! Taehyung'u tanımasam şimdiye kadar hep minyon kızlara düştüğünü falan sanacaktım. Tanışmak istediği şu kızıl afet ile bizim minik şeytanı yan yana koysak arada uçurum olduğunu görmemek imkansız olurdu.

"Güzellik anlayışın nasıl oldu da bir anda değişti?" diye sordum ve aynı anda bir yudum viskinin boğazımı yakmasına izin verdim.

"Bilemiyorum. Belki de hırçın hali beni etkiledi. Üzerindeki hırkayı almak istediğimde "üzerimden bakışlarını alman yeterli," diye yanıt verdi ve kabul etmek gerekirse bu oldukça havalıydı."

Histerik bir şekilde gülümserken elimdeki kadehi masaya bıraktım ve omzunun üzerinden bakışlarımı Taehyung'a odakladım.

"O kızı aklından çıkar çünkü benimle ilgileniyor."

"Ne demek bu?"

"Benim ona aşık olacağımı hatta onunla evleneceğimi düşünerek Seoul'e geldi," dedim ve kafamı hafif yana yatırarak boşluğa odaklandım. Bakışlarım kısılırken "ama ona aramızda bir şey olmayacağını ve boşuna heveslenmemesini söyledim," diyerek derin bir nefes aldım. "Bu söylediklerim onu daha da hırçınlaştırmış olmalı."

"Bu kızın daha dün size geldiğini söylemedin mi?" diye soran Taehyung'u onayladım. "Bu süreçte seninle ilgili hayallerini paylaştı ve sen ona aranızda bir şey olmayacağını söyledin öyle mi?"

Taehyung'un alaylı gülümseyişi tavrımı netleştirmeme sebep oldu.

"Bizimkiler aralarında konuşurken duydum. Jieun ile aynı evde kaldığımız süre boyunca birbirimize yakınlaşacağımızı ve hayatlarımızı birlestireceğimizi düşünüyorlar," dedim.

"Sizinkilerin arasında konuştukları meseleden Jieun'un haberi bile olduğunu sanmıyorum."

Dudaklarımdan kaçan kesik gülüş eşliğinde Taehyung'a baktım. "Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?" diye sordum.

"Kızın sana bakışlarını gördüm. Öfkeden başka bir duyguya rastlamadım."

Bir süre Taehyung'un haklı olabileceğini düşündüm. Ona boşuna umutlanmamasını falan söylemiştim ve hiçbir şeyden haberi yoksa tescilli bir ruh hastası gibi göründüğüm kesindi.

"Pembe saçlı kıza bir işim çıktığını falan söylersin. Keyfim kaçtı benim."

"Sanırım geldiklerinde bunu söyleyecek birini bulamayacaklar çünkü benim de keyfim kaçtı," diyen Taehyung da benimle birlikte mekandan ayrılmak için adımladı.

Euphoria ❧ KookUWhere stories live. Discover now