41.Bölüm

6.1K 719 651
                                    

(Jungkook)

"Bir nefes kadar uzak olmak" tabiri vardır ya... İşte tam şu an içinde bulunduğumuz durumu anlatabilecek en iyi tanımlama buydu.

Jieun ile yanyana uzanmış tavanı izliyorduk. Aramızda çok az bir mesafe vardı. Yüzümüzü birbirimize dönsek belki o mesafe de azalacak, ona sıkıca sarılacaktım. Fakat az önce yaşadıklarımız yüzünden buna cesaret edemiyordum.

Jieun'a birlikte uyuma teklifinde bulunmamın karşılığı omzuma geçirdiği sıkı bir yumruk olmuştu. O minik elleri nasıl bu kadar ağır olabiliyorsa vurduğu anda acıyla inlemiştim. Neyse ki yalnızca masum bir istekte bulunduğuma inanması çok zor olmamıştı.

Tamam, daha önceki ilişkilerim göz önünde bulundurulursa bana beni yanlış anlaması bir miktar kabul edilebilirdi. Fakat ona değer verdiğimi ve bu yüzden onu incitecek hiçbir girişimde bulunmayacağımı bilmesi gerekirdi.

"Neden uyumuyorsun?"

Jieun'un yumuşacık sesi kulaklarıma dolarken dudaklarımda istemsizce bir gülümseyiş meydana geldi.

"Sen uyuyor musun sanki?"

Yaklaşık olarak yarım saattir olduğumuz yerden tavanı izliyorduk. Kokusu, nefes alışverişleri, varlığı bu kadar yakınımdayken gözlerimi uykuya kapatmam imkansızdı.

"Neredeyse güneş doğacak uyumamız lazım" dediğinde elimin yakınında duran minik eline uzandım. Başımı hafifçe ona doğru çevirip yüzüne baktığımda dudaklarında oluşan o gülümsemeye güvenerek ellerimizi birleştirdim.

"Böyle uyuyabilirim belki" dedim. Soğuk elinin temas ettiği elimden tenime ateş gibi bir sıcaklık akarken uykunun bana hiç uğramayacağını bildiğim halde.

"Gözlerimizi kapatalım o hâlde."

Cevap vermemi beklemeden gözlerini sıkıca kapatan Jieun'a gülümsedim ve ona uyum sağlayarak gözlerimi kapattım ve çilek kokusunu duyumsamak için derin bir soluk aldım. Her solukta sanki içime huzuru çekiyordum.

Onu ilk gördüğümde aramızda her zaman duvarlar olacağını ve bunun asla yıkılmayacağını sanmıştım. Oysa şimdi onu benden uzaklaştırabilecek her türlü engeli parçalamaya hazırdım.

Jieun'un benden etkileniyor olma ihtimali karşısında sakin kalmaya ve ılımlı tepkiler vermeye çalışmıştım. Fakat içten içe resmen çıldırıyordum.

Gerçi bakışlarında o aşkı henüz yakalayamamıştım. Daha çok kararsızlığını, bilinmezliğini fark ediyordum. Ama ona yardım etmek için buradaydım. O kararsızlığı yok etmek istiyordum. Sonsuza kadar bakışları yalnızca benimkilere aşkla baksın istiyordum.

"Jungkook, uyumuyorsun değil mi?"

Gözlerimi açıp kafamı Jieun'a doğru çevirdiğimde "biliyordum" diye mırıldandı.

"Benim uyuyup uyumadığımı kontrol etmekten kendin uyuyamıyorsun. En iyisi ben şu koltukta uyuyayım" diyerek kalkmaya çalıştığımda Jieun elimi çekiştirip bana engel oldu.

"Yanımda olduğun için rahatsız değilim. Sadece tuhaf hissediyorum ve uyuyamıyorum."

"Tuhaf derken?"

Aslında nasıl hissettiğini biliyordum. Ama ondan duymak hoşuma gidiyordu.

"Birbirimize karşı bir şeyler hissediyor olma durumu söz konusuyken birlikte uyumamız tuhaf işte."

Euphoria ❧ KookUWhere stories live. Discover now