24.Bölüm

10K 1.1K 1K
                                    

(Jungkook)

Uykusuz geçirdiğim bir geceyi daha atlatırken sabahın erken saatlerinde duş alıp hazırlanmıştım. Jieun'un güvenli bir şekilde okula gittiğinden emin olmalıydım.

Siyah salaş tişörtümün üzerine siyah bir hırka geçirip odadan çıktığım anda kucağında Çoko ile birlikte Jieun görüş alanıma girdi. Saçları birbirine karışmış, kırmızı çiçekli uyku bandını kafasına geçirmişti. Uzun geceliğinin üzerine uzun bir de robdöşambr giyinmişti. Biraz yorgun bir hali olsa güzelliğini bir nebze de olsa gölgeleyemiyordu. Her hali kalbimin ağzımda atmasına sebep oluyordu.

Bir şey söylememi ister gibi öylece beklemeye devam ettiğinden bakışlarımı ondan zor da olsa çektim ve olabildiğince umursamaz bir tavırla merdivenleri üçer beşer inerek salona geçtim

Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.


Bir şey söylememi ister gibi öylece beklemeye devam ettiğinden bakışlarımı ondan zor da olsa çektim ve olabildiğince umursamaz bir tavırla merdivenleri üçer beşer inerek salona geçtim. Ardımdan "tavşan kılıklı" diye söylendiğini duymuştum.

"Günaydın evlâdım."

"Günaydın," dedim ve büyükannemin özenerek hazırladığı kahvaltı masasına geçtim ve kreplerden birini tabağıma aldığım anda büyükannemin çatalının hezimetine uğradım.

"Jieun'u bekle!"

Beni ikaz ettikten sonra merdivenlere doğru yönelen büyükannem bana ters ters bakışlar attı. Sanırım Jieun'u kahvaltıya çağırma işini ona bıraktığım için kızmıştı. Fakat ondan uzak durmamın, Jieun için çok daha iyi olduğunu bilmiyordu. Seok Jin, Jieun'a değer vermediğimi düşünürse ona bulaşmaktan vazgeçerdi.

Bir süre sonra büyükannem merdivenlerden yalnız başına inerken bakışlarım Jieun'u aradı. "İştahı yokmuş. Doğru düzgün bir şey yemiyor kaç gündür. Bu kızı sen mi üzüyorsun Jungkook?"

Büyükannemin art arda sıraladığı cümleler karşısında derin bir iç çektim. Çakma sarışın sevgilisi yüzünden üzüldüğünü düşünüyordum.

"Benimle bir ilgisi yok," diye kestirip atsam da az önce yemek için can attığım krebe karşı iştahımın kaçtığını hissettim.

"Okula da gitmeyecekmiş. Neyi var bu kızın?"

Tek kaşımı şaşkınlıkla kaldırdım. Aralarındaki problem okula gitmemesini gerektirecek kadar büyük müydü?

Belki de ayrılmışlardı.

"Seni ilgilendirmez Jungkook, kızın hayatını mahvedemezsin," diyen iç sesime kulak verdim ve masadan kalkıp Jieun'un yanına gitme isteğimi bastırdım.

"Ne ilgisiz bir torun oldun sen böyle. Kızın kimsesi yok buralarda. Bir derdini dinle, bir yardımcı ol. Çok ayıp sana Jungkook."

"İştahım kaçtı, size afiyet olsun," diyerek masadan kalktıgımda büyükannem ardımdan söylenmeye devam etti. Oysa Jieun'un beni ne gibi fırtınaların içine attığından hiç haberi yoktu.

Euphoria ❧ KookUWo Geschichten leben. Entdecke jetzt