44.Bölüm

6.6K 727 803
                                    

(Jungkook)

Sararan yaprakların bir örtü misali toprağı sakladığı sessiz bir yerde, terk edilmiş beyaz bir kulübede fotoğraf makinemi sabitlediğim noktada Jieun'un hayran kalınası güzelliğini fotoğraf karelerine saklamaya çalışıyordum.

Daegu'da kalacağımız bu son günü çekim yapmaya ayırmak için Jieun'u ikna etmek zor olsa da şimdi tıpkı profesyonel bir manken gibi poz veriyor, çektiğim her bir kareye aşık olmama neden oluyordu.

Derin bir iç geçirerek bakışlarımı mercekten ayırdım ve duvara yaslanıp bacaklarını karnına doğru çeken ve kollarını da dizlerinin üzerinde çapraz bir şekilde birleştirip yüzünü kollarının arasına yaslamış modelimin yanına doğru ağır adımlarla ile...

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Derin bir iç geçirerek bakışlarımı mercekten ayırdım ve duvara yaslanıp bacaklarını karnına doğru çeken ve kollarını da dizlerinin üzerinde çapraz bir şekilde birleştirip yüzünü kollarının arasına yaslamış modelimin yanına doğru ağır adımlarla ilerledim. Karşısına geçip dizlerimin üzerinde yere çöktüğümde ''olmuyor mu?'' diye sordu ve gülerek başını geriye doğru yaslayıp kollarını serbest bırakırken ''benden model olmayacağı konusunda uyarmıştım seni'' diyerek kendini küçümsedi. Hayranlık dolu bakışlarımdan da mı anlamıyordu?

Gözlerinin önüne düşen ipeksi saçlarına uzanıp kulağının ardına sıkıştırdıktan sonra iç geçirerek ''çok güzelsin'' diye mırıldandım. ''Sana benim baktığım gibi bakabilsen her mimiğini, her gülüşünü, her bakışını resmetmek isterdin.'' 

''Yani çok iyi bir modelim'' diyerek pembemsi rujunun süslediği dudaklarını gülmemek adına birbirine bastırdı. Uzun saçlarının bir tutamını parmağına dolarken ''üzerinde böylesine büyük bir etkim olduğunu bilmiyordum'' diyerek şımarık bir tavır takındığında gülümseyişime engel olamadım.

''Bakıyorum da bu durumdan oldukça memnun görünüyorsun'' diyerek kafamı sağa yatırdığımda omuz silkti.

''Nasıl düşünmen gerektiğine sen karar ver'' diyerek yerinden kalkmak istediğinde ondan önce davranarak ayağa kalktım ve elimi uzattım. Elimdeki minik elini sıkıca tuttum. Soğuk kulübede üşüdüğü için ellerinin normalden biraz daha soğuk olduğunu hissetmiştim. Buna tezat olarak hissettiğim tek şey tenime akan sıcaklıktı. 

Elini nazikçe kendine doğru çekip ''çekim bitti mi?'' diye sorduğunda başımı olumsuzca iki yana salladım.

''Şu çiçekli elbiseyi giymedin.''

Gerçekten üzerinde nasıl duracak diye merakla bekliyordum.

''Tamam, sen çık ben üzerimi değiştirince çağırırım seni.''

''Üzerini değiştirince dışarı gel. Çekimi dışarıda yapacağız'' dediğimde Jieun bakışlarını dışarıya bakan pencereye yöneltti. Muhtemelen çok üşüyeceğini düşünüyordu. Haklıydı da. Ama ben uzatmayacak, birkaç poz alacaktım sadece.

''Yalnızca birkaç fotoğraf çekeceğim. Söz veriyorum.''

Jieun bana doğru dönüp usulca başını salladı ve elimden tutup "saçlarımıza sprey sıkmayacak mıydık?" diye sordu. Daha önce aldığı fakat denemeye cesaret edemediği mavi spreylerden sıkmamızı istiyordu. Bence sırf bunu beraber deneyelim diye fotoğraf çekimini kabul etmişti.

Euphoria ❧ KookUWhere stories live. Discover now