55.Bölüm

3.9K 572 438
                                    

(Jungkook)

Jieun'a konum attıktan sonra zile basıp beklemeye koyuldum. Kısa süre içinde kapıyı MiNa açtığında anında kollarını boynuma doladı.

"Jungkook, seni çok özledim."

MiNa'nın kollarını nazikçe geriye doğru itip "Taehyung içeride mi?" diye sordum. Daha uygun bir zamanda artık bana bu denli yaklaşmaması gerektiği hakkında onu uyaracaktım. Gerçi daha önce de aramızda bir şey olmayacağı konusunda zaten konuşmuştum. Ama hâlâ bana yakın olmaya çalıştığına göre Jieun ile birlikte olduğumuzdan haberi yoktu.

"Herkes içeride. Seni bekliyorduk."

Kafamı sallamakla yetinip içeri geçtiğimde Taehyung'un koltukta uzandığını ve herkesin onun etrafını sardığını gözlemledim. İyice yaklaştığımda ise Taehyung'un yüzündeki morlukları, dudağının kenarındaki henüz kapanmış yarayı fark ederek kaşlarımı çattım.

"Taehyung! Ne oldu sana böyle?"

Taehyung sızlanarak yerinden biraz doğrulmaya çalıştığında morlukların sadece yüzünde olmadığından da artık emindim.

"Gel kardeşim. Tabii sen de diğerleri gibi kiminle kapıştığımı ve neden kapıştığımı sormayacaksan."

Neden sormuyorduk?

Tabii soracaktık yani.

"Saçmalama Taehyung. Zaten günlerdir aramalarıma da dönmüyorsun. Nerelerdesin sen? Ne bu halin? Söyle hadi!"

Taehyung gözlerini devirip MiNa'ya kaş göz işareti yaptı ve MiNa anında yanıma gelip koluma usulca girdi.

"Jungkook seninle biraz konuşsak olur mu?"

Bence de artık konuşmanın vakti gelmişti. Yoksa Jieun geldiğinde kıyamet kopacaktı. Zaten ruh halim yeni bir tartışmaya açık değildi. Bir de Jieun'u kırıp iyice mutsuz olmanın bir alemi yoktu. Eskiden yaşadığım her şeyden ben nasıl pişmanlık duyuyorsam Jieun da o denli üzülüyordu. Ve bu benim en son isteyeceğim şey bile değildi.

MiNa beni merdivenlere doğru yönlendirdiğinde duruma müdahale ettim.

"MiNa burada konuşalım" dedim. Dresuarın önünde durarak.

"Odalardan birine geçsek, daha rahat konuşurduk aslında."

"MiNa sana daha önce de aramızda bir şey olmayacağını ve Jieun'a aşık olduğumu söyledim."

Bu kadar net olmamı beklemiyormuş gibi duraksayan MiNa tek kaşını havalandırdı.

"Jieun seni terk etmedi mi?"

Sorduğu soru üzerine kaşlarım iyice çatılırken "Yani Jin bana Jieun'un seni terk edeceğini söyledi" dediğinde tüm dikkatimi kurduğu cümle üzerine kendisine verdim ve ona birkaç adım daha yaklaştım.

"Ne dedin sen?" diye sordum. Kulaklarımın bana oyun oynadığını düşünmek istiyordum. Bir yandan da çalan zil yüzünden kulaklarım sanki uğulduyordu. "Sen Jin'i nereden tanıyorsun?"

Sorularım karşısında MiNa dudaklarını büküp anlamsızca bana baktı.

"Jieun ile sizin zaten ayrılacağınızı söyleyen ve benim seninle ilgili düşüncelerimi destekleyen bir arkadaş sadece."

Elimi MiNa'nın omzuna koyup "Sen ne saçmaladığının farkında mısın?" diye sorduğumda kafama sert bir cisim isabet etti ve ben sızlanarak arkamı döndüğümde sinirle bana bakan Jieun ile karşılaştım.

Euphoria ❧ KookUWhere stories live. Discover now