14.Bölüm

10.7K 1.1K 1.2K
                                    

(Jungkook)

Mutant kabuslarım eşliğinde uyanmaya alışmıştım. Yine yatak başlığına sırtımı yaslamış bir şekilde boşluğa bakmaya devam ediyordum. Belki de artık uyku hapları falan kullanmalıydım ama bir yandan da tüm bunları hak ettiğimi düşünüyor, huzursuzluğumu kendime müstehak görüyordum.

Derin bir nefes alıp yataktan kalktım. Üzerime uzun hırkalarımdan birini geçirerek odadan çıktım. Henüz hava aydınlanmasa da bahçede bir süre temiz hava alabilirdim.

Merdivenleri ağır ağır indiğimde mutfaktan gelen sesler dikkatimi çekti. Büyükannem sabahın köründe ne yapıyordu?

"Ne yapıyorsun büyükanne?"

"Balık almışsın eve. Onu besliyorum."

Kavanozun içindeki yemleri görünce gözlerimi olabildiğince büyüttüm.

"O yemlerin hepsini mi verdin?" diye sordum. Az sonra balığın öleceğini tahmin edebiliyordum.

"Acıkmış baksana, hepsini yiyor."

"Ölecek," dedim ve büyükannemin şaşkın bakışlarını yok sayarak yeni bir kavanoza su doldurdum ve balığı dikkatli bir şekilde içine koydum.

"Niye ölsün oğlum?"

"Jieun uyumadan önce zaten yem vermişti. Sadece sabah ve akşam iki küçük yem yetiyor. Muhtemelen ölecek," dedim.

"Jieun'un balığı mı bu? Ölürse üzülecek, gidip yenisini alsan olmaz mı?"

Büyükanneme karşılık umursamazca omuz silktim.

"Bu beni pek ilgilendirmiyor," dedim. Sabahın köründe bir de balık bulmakla uğraşamazdım.

"Benim yakışıklı torunum büyükannesi kırmaz. Gidip yeni bir balık bulur."

Büyükannem beni zan altında bırakıp mutfaktan ayrıldığında gözlerimi devirip şansıma bir kez daha lanet ettim. O sırada hareketsiz bir şekilde duran balığa bakıp yanaklarımı şişirdim.

Dün kıza bir de balığını yiyeceğimi söylemiştim. Kesin başına gelen şeyden beni sorumlu tutacak, papuç kadar diliyle olmadık laflar edecekti.

Üzerimi değiştirip evden çıkmak için yeniden üst kata yöneldim. Zaten hava almak istiyordum. Hem Jieun'un dilinden de kurtulurdum.

.....

Yaklaşık bir buçuk saat sonra eve gelebildiğimde sessiz olmaya özen göstererek mutfağın dışarı acılan kapısından içeri girdim.

Kavanozun yüzeyinde öylece duran balığın artık öldüğüne emin olmuştum. Bir poşet yardımı ile taşıdığım yeni balığı kavanoza bırakırken diğerini de tarif defterinden kopardığım bir sayfaya sarıp çöpe attım.

Kavanozdaki turuncu kuyruklu şeye bakıp ona doğru eğildim.

"Senin adın Jungkook," dedim. Jimin'den çok daha havalı bir isim olduğunu düşünüyordum. "Uzun saçları, yarım ay şeklinde gözleri ile sevimli görünen bir kız sana Jimin diye seslenirse ona aldırış etme."

Turuncu kuyruklu şey kavanozda süzülürken dediklerimi yapmasının mümkün olmasını diliyordum. Onun için fazla zahmete girmiştim. Bu saatte açık hiçbir pet shop bulamadığım için Yoongi Hyung'u uyandırıp akvaryumundan bir balık almıştım. Tabii onu uyandırmak biraz hırpalanmama ve bolca küfür işitmeme sebep olmuştu.

Euphoria ❧ KookUDove le storie prendono vita. Scoprilo ora