42.Bölüm

5.9K 714 506
                                    

NOT: Awake çok güzel gelsenize 💙

(Jieun)

Jungkook ile birbirimize karşı yaptığımız itirafın ardından duygularımı anlayabilmek, kendimi dinleyebilmek için izin istemiştim fakat birlikte zaman geçirmemizi sağlayacak bir süre sadece ikimizin olacağı bir yere gitme teklifini de reddedememiştim.

Tabii bahsettiği yerin aslında beni en çok mutlu edecek çitliğimiz olduğunu bilmiyordum. Seoul'e az çok alışmıştım ama burası kendimi fazla özgür ve enerjik hissettiğim tek yer olarak kalacaktı. Ve Jungkook böyle bir jest yaparak beni oldukça şaşırtmıştı.

Egosundan burnunun ucunu göremeyen biri olarak nitelendirdiğim kişi, kalbinde aslında kocaman boşluklara sahipti ve ben o derinlerde gizlediği sevginin açığa çıktığını gözlemlemekten oldukça mutluydum.

Burada Jungkook ile güzel anılar biriktireceğimize inanmaya başlamıştım.

Tabii az önceki öpücüğün bu anılar arasında olmasını planlamamıştım. Bazı şeylerin benim kontrolüm dışında gelişmesine engel olamıyordum

Her ne kadar Jungkook'a yenilmemek adına yanaklarına kondurduğum bir öpücükten ibaretmiş gibi dursa da hızlanan kalp atışlarım eşliğinde mini markete doğru koşar adımlarla ilerledim. Kapıyı açıp içeri girdiğimde Jungkook'un hala bir eli yanağında, olduğu yerde beklediğini görerek gülümseyişimi dudaklarımın arasında bastırdım.

Bakışlarımı sütlerle dolu rafa yönelttiğimde bir yandan da arkamı dönüp Jungkook'u kontrol ediyordum. Artık bulunduğu yer ile bütünleştiğini falan düşünmeye başlamıştım.

Gülümseyerek koluma bir sepet takıp birkaç tane muzlu süt seçtim. Daha sonra Jungkook'un benden daha fazla içtiğini ve bana bırakmayacağını düşünerek birkaç tane daha ekledim.

"Bana bir öpücük borcun var haberin olsun."

Ne ara markete girip ardıma geçtiğini anlamadığım Jungkook'un kulağıma doğru fısıldamasıyla hafif bir ürperdim. Ses tonu daha önce de bu kadar etkileyici miydi yoksa ben ona karşı bir şeyler hissetmeye başladım diye mi etkilenmiştim?

"Öpücüğün borcu mu olurmuş?" diyerek omuz silktim ve birkaç adım ilerleyerek peynir kutularına uzandım. Mümkün olduğunca umursamıyormuş gibi davranmıştım.

"Sen kabul edersen neden olmasın?" diyerek yeşil zeytine uzanan Jungkook'a gülümsedim fakat cevap herhangi bir onay vermedim.

Yemek yaparken de lazım olabilecek her türlü malzemeyi de sepete ekledikten sonra baharat bölümden birkaç paket ile birlikte yanıma gelen Jungkook ağırlaşmaya başlayan sepeti elimden aldı.

İlk zamanlarda hırkasını bile paylaşmak istemeyen Jungkook nasıl bu kadar kısa bir sürede değişmişti?

.....

"Jungkook buraya gelsene!"

Birlikte hazırladığımız yemeğin üzerine bulaşıklarla ilgilenen Jungkook, ellerindeki köpüğü yıkayıp ellerini kağıt havlu ile kuruladıktan sonra yanıma ulaştı.

"Arkanı dönüp otursana" dediğimde tereddütle bir süre bana baksa da arkasını dönüp yere oturdu ve ben dizlerimin üzerinde yükselerek az önce odamda bulduğum lastik toka paketini cebimden çıkardım ve Jungkook'un saçlarına uzandım. Öndeki uzun saç tutamını ellerimin arasında toplamaya başladığımda "bunu yapmana izin verdiğime inanamıyorum" diyerek iç çeken Jungkook'a aldırmadan yumuşak tutamı pembe lastiklerden biriyle topladım.

Euphoria ❧ KookUWhere stories live. Discover now