15.Bölüm

10.2K 1.1K 920
                                    

(Jieun)

Uykunun kollarından sıyrılmamak için gözlerimi kapalı tutmak adına verdiğim savaştan mağlup çıkarak tek gözümü araladım. Buraya geldiğim günden beri gecenin bir vakti uyanmaya başlamıştım ve bu biyolojik saat dedikleri döngüyü meydana getirmişti. Sanırım bu döngüyü bozmak için yastığıma birkaç damla lavanta yağı damlatmak zorunda kalacaktım. Daha derin uyumaya yardımcı olduğunu biliyordum.

Yataktan doğrulup boş boş etrafıma bakınırken bakışlarım Çoko'yu yakaladı. Sevimli şey, renkli yıldızlarla süslü minderin üzerinde mayışmıştı. Henüz yavru olduğu için günün büyük bir kısmını uyuyarak geçiriyordu.

Yüzümde oluşan tebessüm eşliğinde ayağa kalkarak üzerime bir hırka geçirdim. Uyku arasında su içmenin zararlı olduğunu biliyordum ama susuzluktan kavrulan boğazımı göz ardı edemiyordum. 

Ağır adımlarla kapıya doğru yönelip sessiz olmaya özen göstererek kapının kulpunu aşağıya indirdim ve hemen kapının yanında yerde duran beden ile birlikte atacağım çığlığı, dudaklarımı parçalarcasına ısırarak susturdum. Yaşadığım şaşkınlıkla birlikte bir süre kapının yanında oturur vaziyette uyumakta olan Jungkook'u izledim ve hemen sonra elimi korkudan hızla atan kalbimin üzerine götürüp tuttuğum nefesimi dışarıya verdim.

Jungkook'la yaşadığımız kavganın ardından odama çıkmış, kapıyı kilitlemiştim. Bir süre sonra kapıma dayanan Jungkook, konuşmak istediğini defalarca dile getirse de onu umursamamıştım. ''Konuşmak'' denildiğinde beni bir köşeye sıkıştırmayacağından emin olamıyordum. Her seferinde sorunlarını bu şekilde dile getirmesinden sıkıldığım için kapıda bekleyen Jungkook'a aldırış etmeden banyoya girmiş, ılık bir duşun tüm gerginliğimi üzerimden atmasına izin vermiştim. 

Kapıyı açmadığım müddetçe tüm gece orada bekleyeceğine dair kurduğu cümlelerin gerçek olduğunu nereden bilecektim?

Kirpiklerimin altından sırtı duvara yaslanmış halde, yerde uyumakta olan bedene son kez baktım ve merdivenlere doğru birkaç adım atıp duraksadım.

Bir yanım ''orada uyuyor olması senin suçun değil, bırak ne hali varsa görsün,'' derken vicdan kusan tarafım ''orada uyumasına müsaade edemezsin,'' diye beni uyardı ve lanet olsun ki ben her zaman ikinci sese kulak veren biri olmuştum.

Yanaklarımı şişirerek attığım adımları geriye sardım ve Jungkook'a doğru döndüm.

Onu uyandırıp yatağına gitmesini söyleyebilirdim fakat benimle konuşabilmek için burada uyuyakaldığını düşünürsek gözlerini açar açmaz üzerime çullanacağı ihtimalini görmezden gelemiyordum.

''Yastık ve battaniye,'' diye mırıldandım kendi kendime ve kapısı hala açık olan odama geçip dolaptan bir yastık ve battaniye çıkardım. Jungkook'un yanına geçip dizlerimin üzerine yavaşça çöktüm. Elimdeki battaniyeyi üzerine örterken bakışlarım alnına değdi. Ayakkabı atarak fazla ileri gitmiş olabilir miydim? Zira alnında minik bir çizgi oluşmuştu, ayakkabının topuk kısmı isabet etmiş olmalıydı.

''Sen de üzerime gelmeseydin,'' diyerek Jungkook'a karşı kaşlarımı havalandırdım. Uyuduğu yerin rahatsızlığından olsa gerek yüzündeki huzursuz ifadeye takılmıştım.

Hasta olup olmadığını kontrol etmek isteyen yanım yüzünden ona iyice yaklaştım ve elimi yavaşça alnına çıkardım. Onun soğuk parmakları aniden bir mengene gibi bileğimi sararken korkuyla açılan gözleri benimkilerle buluştu. Derin derin aldığı solukları arasında ona şaşkınlıkla bakmaya devam ederken bileğimdeki parmaklarını gevşetti.

Euphoria ❧ KookUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin