12.Bölüm

10.1K 1.1K 917
                                    

(Jieun)

Saçlarımın bir kısmını kulağımın ardına sıkıştırırken aynadaki görüntüme son kez göz gezdirdim. Mavi kazağımın gri eteğim ve siyah botlarım ile uyumunu sevmiştim.

İçine bir not defteri ve kalem yerleştirdiğim küçük çantamı elime aldıktan sonra Çoko ismini verdiğim kedimin başını okşayıp odadan çıktım ve Jungkook ile karşılaşmamak adına sessiz olmaya özen göstererek koridoru, merdivenleri ve son olarak salonu geçmeyi başararak kendimi dışarı attım. Beni kucağında taşımak gibi bir hata yaptığı günden beri mümkün olduğunca onunla muhatap olmamaya çalışıyordum. Zaten Jimin'in işe başladığı kafede ona yardım ederken zamanın nasıl geçtiğini pek anlayamıyor, eve oldukça geç bir saatte dönüyordum.

Bahçe kapısının dışında beni beklediğini bildiğim Jimin'in yanına hızlı adımlarla ulaştığımda yüzüme kocaman bir gülümseyiş yerleştirdim.

"Günaydın, hadi bir şeyler yemeye gidelim," dedim. Karşımdaki Jimin de olsa karnım açken başka bir şey düşünemiyordum.

"Pekala hot dog yemeye ne dersin?"

Gözlerimi büyüterek Jimin'in koluna girdim. "Süper olur," derken sesime yansıyan sevince engel olamamıştım. "Nerede yiyeceğiz?"

"Okulun karşısında çok iyi bir yer biliyorum. Hem derse de gecikmeyiz."

"Nereden biliyorsun?" diye merakla sordum.

"Kayıt yaptırdığım gün denedim," dedikten sonra yayalara yeşil ışığın yanması ile birlikte karşı caddedeki durağa geçtik.

Oldukça şanslı olmalıyız ki Yonsei Üniversitesi'ne gidecek olan otobüslerden birine hiç beklemeden denk geldik.

Otobüs oldukça sıkışık olduğundan Jimin elimi tutarak beni arkadaki boş alanlardan birine yöneltti. Tutacaklardan birine uzanmak istediğimde ise etrafımızdakilere bakındıktan sonra bileğimden tutup beni kendine doğru çekti.

"Belime tutunabilirsin."

Sanırım etrafımızı saran erkek topluluğundan beni korumaya çalışıyordu. Olası bir taciz durumunda karşı taraf için endişeye düşmesi gerektiğini bilmiyor muydu?

Gerçi bilmiyor olması benim işime gelirdi.

Ellerim Jimin'in belini kavrarken bakışlarımı yüzüne çıkardım. Kipriklerinin altından bana gülümseyerek bakmasına bayılıyordum.

"Okulun ilk günü için heyecanlı hissediyor musun?"

Büyükbabam alternatif tıp ile ilgilendiği için daha çok küçük yaşta bitkilerin şifalı yönleri ile tanışmıştım. Şimdi eczacılık okuyarak modern tıp ile alternatif tıp arasındaki o ince çizgide durabilecek biri olmak istiyordum. Yine de Jimin'in sorusuna karşılık omuz silktim.

"Hot dog yiyeceğimiz için daha heyecanlıyım."

Jimin boşta kalan eliyle alnıma bir fiske vurduğunda sahte bir şekilde sızlandım. Yüzümü acı çekiyormuş gibi buruşturmaktan da geri kalmamıştım.

"Kızarmadı bile, beni kandıramazsın," dediğinde omuzlarını düşürdüm.

"Çok mu belli ettim?"

"Çok fazla," diyerek saçlarımı karıştırdı.

Oysa saçlarıma minik öpücükler kondurması benim ilk tercihim olurdu.

.....

Yaklaşık olarak üç saat süren blok dersin ardından not defterimi çantama atıp amfiden çıkış yaptım. Öğleden sonra iki saatlik bir dersim daha vardı ve Jimin'in de programı benimkine oldukça benziyordu.

Euphoria ❧ KookUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin