38.Bölüm

5.5K 724 418
                                    

(Jieun)

Bornozumun ipini sıkıca bağladıktan sonra ıslak ayaklarımın parkede iz bırakmaması için tüylü terliklerimi ayaklarıma geçirip odama süzüldüm.

Duşa girmeden önce açık bıraktığım pencereden serin hava içeri dolarken çıplaklığım yüzünden ürperdim ve pencereyi seri bir şekilde kapattım.

Yatağımın üzerinde giyinmem için bekleyen tişörte bakıp gülümsedim. Jungkook'un beni mutlu etmek için aldığı, üzerinde bana benzeyen bir figüranın olduğu tişörte.

Ağır adımlarla yatağın üzerindeki iç çamaşırlarımı elime aldığım anda kartvizit büyüklüğündeki not dikkatimi çekti. Jungkook'un hediye paketine bir de not iliştirdiğini düşünerek kağıdı sabırsızlıkla okumaya başladım.

"İç çamaşırlarını üzerinde görmek için sabırsızlanıyorum ve bu yüzden bu gece seni bekliyor olacağım. Herhangi bir yere gelmene gerek yok ben seni buradan alırım.
                                           Kim Seok Jin"

Avucumun içinde buruşturduğum kağıt ile birlikte göğsüm hızla inip kalkmaya başladı ve telaşla etrafıma bakındım. Odamda gezinen bakışlarım az önce kapattığım pencereye ulaştığında sertçe yutkundum. Odama girebilecek cüreti nasıl edindiğini bilmiyordum.

Sinirden kasılan midem yüzünden yatağın üzerine çökerken yumruk haline gelen ellerimi yatağın üzerine yasladım ve derin derin birkaç soluk alıp verdim. Sakinleşmeye ve mantıklı düşünmeye çalışıyordum.

Ayaklanıp Jungkook'a olanları anlatmak istediğimde bir şeyler bana engel oldu. Seok Jin'in Jungkook'un yakasına yapışan elleri dün gibi aklımdaydı. Her ne kadar Jungkook bana anlatmasa da onu tehdit ettiği önemli bir mesele vardı ve Jungkook'u bu işe bulaştırmak doğru değildi.

Avucumda buruşturduğum kağıdı düzeltmeye çalışarak çantamın içindeki not defterimin arasına sıkıştırdım. Eğer gece onu buralarda bir yerlerde görürsem emniyete haber verecektim. Bu kağıdı da kanıt olarak saklayabilirdim.

Gözlerimi kapatıp derin soluk almaya devam ederken bacağıma sürtünen yumuşak şeyle birlikte gözlerimi açtım. Çoko'nun varlığını bile sinirden unutmuştum. Onu kucağıma alıp burnunun üzerine minik bir öpücük kondurdum.

"Jungkook abine söylememekle doğru mu yapıyorum sence?" diye mırıldandığımda Çoko iyice kucağıma sindi. Kararsızlık içinde Çoko'yu yere bırakıp seri bir şekilde iç çamaşırlarımı giyindim. Krem rengi jean pantolon ve Jungkook'un aldığı tişörtü de giyindikten sonra aynanın karşısına geçtim ve ıslak saçlarımı nemli havludan kurtarıp taradıktan sonra kuruttum. Lipbalmımı dudaklarıma yayarken hâlâ Seok Jin konusunda ne tür bir yol izlemem gerektiğini düşünüyordum.

Açık bulduğu her pencereden içeriye dalabilecek türde biri olduğu için bir miktar ürkekleşmiştim.

Derin bir iç geçirip odamdan çıktım ve Jungkook'un odasına doğru ilerledim. Kapıyı tıklatarak içeri süzüldüğümde elindeki telefonu bir kenara bırakan Jungkook gülümseyerek bakışlarını üzerimde gezdirdikten sonra ayağa kalkıp kollarını iki yana açtı.

Doğru ya! Ona sarılmak için bir sözüm vardı!

Hiç tereddüt etmeden hızlı adımlarla Jungkook'un yanına ulaştım ve kollarımı bedenine sarıp başımı göğsüne yasladım. Aynı şekilde onun da elleri belimi bulurken gözlerimi kapattım. Korkumun biraz olsun uzaklaştığını hissettiğim için kollarımı daha sıkı sardığımda Jungkook'un derin bir iç geçirdiğine tanık oldum ve sonra göğsünün hızlı bir şekilde inip kalktığına.

Euphoria ❧ KookUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin