35.Bölüm

7.1K 899 473
                                    

(Jieun)

Jungkook, dersim bittiğinde onu beklememe dair beni sıkıca tembihledikten sonra yanımdan ayrılırken fakültenin önündeki çardaklardan birinde tek başına oturan Taehyung dikkatimi çekti. Yanına gidip dün akşam Seok Jin ile neler konuştuğunu öğrenmek için harika bir fırsat elime geçmişti.

Bakışlarımı kısa süreliğine kol saatime indirip dersin başlamasına on beş dakika kadar bir vaktim kaldığını aklıma not ederek çardaklara doğru yöneldim. Bu esnada sınıf arkadaşımın ellerinde karton kahve bardakları ile karşıma çıkmasına oldukça sevinmiştim.

"Yeonjoon, sana ilk ders arasında iki tane kahve ısmarlayacağım ve bunlar için teşekkür ederim."

Yeonjoon'un bir yanıt vermesini bile beklemeden elindeki karton bardakları alıp Taehyung'un yanına ilerlerken ardımdan bana kötü sözler savurmamasını diledim. Sonuçta bunları ödünç almıştım ve aynı miktarda kahveyi geri verecektim.

"Günaydın, Taehyung."

"Jieun?"

Karşısındaki boş yere geçip kahveleri masanın üzerine bıraktım ve sırt çantamı da masanın bir köşesine bıraktıktan sonra sakince oturup karton bardaklardan birini Taehyung'a doğru ittirdim.

"Sen benimle mi oturacaksın?"

Onun şaşkın tavrına karşılık ben oldukça sakin bir tavırla yalnızca başımı sallamakla yetindim.

"Her zaman çikolatanı benimle paylaştığın için birlikte kahve içeriz diye düşündüm."

Taehyung yüzünde oluşan kocaman gülümseme eşliğinde karton bardağa uzandığı sırada koşar adımlarla yanımıza ilerleyen biri dikkatimi çekti. Nefes nefese kaldığı için konuşmaya başlamadan önce uzun kahverengi saçlarını kulağının ardına sıkıştırdı ve elindeki dosyayı Taehyung'a uzattı.

"Derse geçmeden önce bunları sana vermek istedim," derken bir yandan meraklı bakışları benim üzerimde geziyordu.

"Teşekkürler YongHa. Fotokopisini çektirip geri veririm."

"Önemli değil. Ben derse geçsem iyi olacak."

Taehyung'a kocaman gülümserken aslında bizimle oturmak için bir davet beklediğini düşünmüştüm. Normalde Taehyung yerine bunu yapabilirdim ama onunla konuşacaklarımın ciddiyeti bana engel olmaya yetmişti.

"Pekala, iyi dersler."

"Size de."

YongHa isimli sevimli kız, yanımızdan ayrılır ayrılmaz konuya bir yerlerden girmeye çalıştım.

"Taehyung, sana bir şey sormam gerekiyor."

"Nedir?"

Tek kaşını havalandıran Taehyung kollarını masaya dayayıp tamamen dikkatini bana verdiğinde "Seok Jin'i tanıyor musun?" diye sordum. Her seferinde soru sorma işini ağırdan almaya çalışsam da yine her seferinde bodoslama konuya atlıyordum.

"Neden sordun?"

"Önce soruma yanıt vermen gerekir," diyerek kahvemden bir yudum aldım. Biraz gerildiğini düşündüğüm Taehyung ise başını olumlu bir şekilde salladıktan sonra "evet, tanıyorum," diye kısa bir yanıt verdi.

"Sizi dün akşam konuşurken gördüm. Öyle biriyle ne konuştuğunu merak ettim doğrusu."

"Önemli bir konu değil," diyerek kestirip atan Taehyung'un kaşları çatıldı.  "Sen onu nereden tanıyorsun?"

Euphoria ❧ KookUWhere stories live. Discover now