51.Bölüm

4.5K 595 548
                                    

(Jungkook)

Bazen mutlu olmak için her şeyi bir kenara bırakmak, yokmuş gibi davranmak işe yarayabiliyordu fakat bir süreliğine.

Jieun olup biteni sorgulamaya başladığı için eninde sonunda öğrenebilme ihtimali beni fazlasıyla tedirgin ediyordu. Kalbini bana sonsuza kadar kapatmasından ölesiye korkuyordum.

Derin bir iç çekerek merdivenlere yöneldiğimde odamın kapısından yansıyan ışık, Jieun'un henüz uyulmadığı anlamına geliyordu.

Ağır adımlarla ilerlediğim odamın kapısının önünde bir müddet duraksadım ve duruşumu dikleştirip kapının kulpunu yavaşça aşağıya indirdim.

Yerdeki renkli minderlerden birinde oturan Jieun'un kucağında Çoko, dizlerinin kıyısında Miri yatıyordu. Böyle çok sevimli görünüyorlardı ve sanırım Jieun'un yanakları ile renk uyumu yakalayan pembe tişört bana aitti. Üzerinde kendi tişörtümü görmek beni nedensizce mutlu ediyordu.

"Çok yakışmış" diyerek gülümsediğimde  Jieun bakışlarını üzerindeki tişörte indirip başını usulca salladı. "O yüzden artık benim oldu" derken onay almak ister gibi bana baktı. Ona "hayır" diyebilmek ne mümkündü?

"Benim olan her şey aynı zamanda senin" dediğimde hafifçe gülümsedi ve önce Miri'yi sonra Çoko'yu sağ tarafındaki renkli minderin üzerine bırakırken sol tarafını benim için ayırdı.

"Film seçtim, birlikte izleyelim diye."

Üzerimdeki ceketi çıkarıp elbise dolabına doğru ilerledim. Siyah bir tişört ve siyah bir eşofman altı seçerken "sen filmi başlat, üzerimi değiştirip hemen geliyorum" diyerek banyoya doğru ilerledim ve üzerimdekilerden kurtulup temiz olanları giyinirken pantolonumun cebindeki telefonumu da elime aldım. Taehyung'a attığım mesajlara hâlâ bir yanıt alamamış olmak canımı sıksa da bu durumu sorgulamak için doğru bir zaman olmadığını düşünerek Jieun'un yanına döndüm.

Jieun'un sol tarafına geçip ona iyice yanaştıktan sonra "hadi göğsüme yaslan" diyerek beline doladığım kolumla onu kendime doğru çektim. Bununla birlikte artık saçlarından yayılan çilek kokusunu daha net duyumsuyordum.

Filmin henüz jeneriğini dinlemekte olduğumuz süreci değerlendirerek "filmin konusu ne?" diye sordum.

"Ben de tam olarak bilmiyorum. Film hakkındaki yorumlara bakarak seçtim. İzleyenlerin çoğu beğenmiş."

"Bu şekilde film seçmek... Biraz tuhafmış."

"Tuhaf olmayan ne var ki?" diyerek bana daha sıkı sarılan Jieun ellerinden birini kalbimin üzerine götürdü ve sessizce filmi izlemeye koyuldu. Her ne kadar filmi izlemek yerine onu kollarımda uyutmayı tercih etsem de Jieun çok istekli olduğu için filme odaklanmaya çalıştım.

Bir süre başroldeki çiftin mutlu aşk serüvenini izledikten sonra oğlanın sakladığı bir başka hayatı olduğunu öğrenince kaşlarım çatıldı. İki hayat arasında sıkışıp kalan başrol, sevdiği kızın yanında mı yoksa tek gecelik ilişkisinden doğan çocuğu yüzünden diğer kızın yanında mı kalacağına bir türlü karar veremiyordu. Fazla klişe bir hikaye değil miydi?

"Jungkook?"

"Hmm?"

"Sen aynı durumda olsan... Yani bir başkasından çocuğun olduğunu öğrensen... Benimle mi yoksa diğer kadınla mı olmak isterdin?"

Kaşlarım çatılırken başını göğsümden yavaşça kaldırıp bakışlarımızı buluşturan Jieun dikkatle bana bakmaya başladı.

"Bu biraz zor bir seçim olurdu" diye mırıldandım. "Biliyorsun, çocukluğum pek iyi geçmedi ve bir çocuğum olsaydı onun da sevgisiz büyümesine izin veremezdim."

Euphoria ❧ KookUWhere stories live. Discover now