23.Bölüm

8.2K 1K 744
                                    

(Jieun)

Jungkook'un sinirden kasılan çenesi ve dudaklarının kenarında belirginleşen minik çukurlar arasında gidip gelen bakışlarım, sıkıca tuttuğu bileğimi serbest bırakması ile birlikte alev saçan bakışlarına çıktı.

O serseri herife attığı yumruğun ardından bileğimden tuttuğu gibi fakültemin önüne kadar beni de peşinden sürüklemişti.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?"

Orada olmamam gerektiğini belli eden ses tonu, bir miktar ürpermeme sebep olsa da dudak büküp omuzlarımı silktim.

"Bir yumrukta herifi yere indirecek kadar güçlüsün," dedim. "Ne diye sana zorbalık yapmasına müsaade ediyorsun?"

Jungkook'un sabır dilenircesine aldığı nefese ellerini hırsla saçlarının arasından geçirmesi de eklendi. Sırtım duvara yaslanacak şekilde bir-iki adım bana doğru ilerlediğinde fakültenin girişindeki kalabalığın bakışlarının üzerimizde olduğundan emindim. Tek elini duvara yaslayıp bana doğru eğilen Jungkook, yüzünü yüzüme olabildiğince yaklaştırdı.

"Bir daha üstüne vazife olmayan hiçbir  şeye burnunu sokma."

Minik oynamayan yüz ifadesi, sert ses tonu ve kelimeleri üzerine basa basa söylemesi, dudaklarımdan çıkabilecek her türlü ses öbeğine engel oldu.

Normal şartlar altında kafasını kırmak istememe sebep olacak siniri karşısında tepkisiz kalmam üzerine geri çekilen Jungkook beni öylece bırakarak hızlı adımlarla uzaklaşırken sertçe yutkundum ve bununla birlikte kaşlarım çatıldı.

Onu bu kadar sinirlendiren neydi?

Alt dudağımı dişlerimin arasında ezmeye başladığım sırada kulağımın dibinde duyduğum "Jieun" fısıltısı ile birlikte irkildim. Anında arkama döndüğümde Jimin'in yana yatırdığı yüzü ile karşılaştım.

"Korkuttum mu?" derken sevimli bir yüz ifadesine bürünmüş olması, ona olan kırgınlığımı azaltmıyordu.

"Biraz," diyerek bakışlarımı sevimli yüzünden çekip kol saatime düşürdüm ve henüz derse girmek için bolca vaktim olduğunu fark edince kaçmak için bahane aramaya başladım. Yanında olduğum süre boyunca bana YuBi konusunu açacağından emindim ve ben buna henüz hazır değildim. "Şey," dedim gülümsemeye çalışarak. "Danışman hocamız ile dersten önce görüşmem gereken bir mesele var." Saçlarımı kulağımın ardına iliştirmeye çalışırken bakışlarımı da etrafta dolaştırmaya başladım. "O yüzden benim hemen gitmem gerekiyor. Sonra görüşürüz."

Dudaklarıma aptal bir gülümseyiş yerleştirip arkamı döndüğüm anda bileğimi kavrayan Jimin, beni kendisine doğru çekti. O bana bakmaya çalıştıkça bakışlarımı sağa sola kaçırıyor olmam elimde değildi.

"Neden bana yalan söylüyorsun?"

"Çok mu belli oluyor?" diyerek omuzlarımı düşürdüm.

"Saçlarınla oynuyorsun ve bakışlarını kaçırıyorsun benden."

Yakın arkadaş olmanın zararlarından biri de buydu işte!

Gerçi yalan söylediğimi anında anlayabilen birinin, ona olan hislerimden haberdar olmaması oldukça ironikti.

"Jungkook ile ne konuşuyordunuz?"

Sesindeki tuhaf imaya karşılık gözlerimi devirmek istedim fakat yapamadım.

"Önemli bir şey değil."

Euphoria ❧ KookUWhere stories live. Discover now