16.Bölüm

9.6K 1K 911
                                    

(Jungkook)

Arabanın anahtarını deri ceketimin cebine atıp şiddetlenmeye başlayan yağmurdan korunmak adına kollarımı başıma siper ettim ve kafeye olan kısa mesafeyi koşar adımlarla tamamlayıp çıngıraklı kapıdan içeri geçtim. Son zamanlarda buluşmak için bizimkilerin böyle naif mekanlar seçmesini yadırgasam da değişikliğin hoşuma gitmediğini söyleyemezdim.

Omzumdaki yağmur damlalarını elimle silkelerken ağır adımlarla köpeği Yeontan ile birlikte oturan Taehyung'un yanına doğru ilerledim. Henüz diğerlerinin teşrif etmemiş olmasına şaşırmıştım.

"Yu Bi ile geleceğini sanıyordum," diyerek Taehyung'un karşısındaki boşluğa oturduğumda bakışlarını sabitlediği yerden ayırmadan kafasını sağa doğru eğdi.

"Yu Bi, Hoseok Hyung ile birlikte gelecek," diyen Taehyung bakışlarını anlık bana sabitledi. "Sen koltuğunu biraz sola doğru kaydırsana, manzaramı engelliyorsun."

Kaşlarımı şaşkınlıkla çattım ve görmesi gereken çok mühim manzaranın ne olduğunu merak ederek omzumun üzerinden arkaya doğru baktım. Saçlarını at kuyruğu şeklinde bağlamış, üzerine önlük geçirmiş, önündeki pastaya krema sıkmakla meşgul olan kızın Jieun olması beni birkaç saniye duraksattı.

"Sanırım sevgilisine yardım ediyor," diye iç geçiren Taehyung ile birlikte bakışlarımı Jieun'dan zorlukla alıp tezgahın sağ tarafında kahve hazırlayan sarışın herife odaklandım. Derslerinin erken saatlerde bitmesine rağmen Jieun'un eve neden geç geldiğini şimdi anlayabiliyordum.

Kanın damarlarıma uyguladığı basınç seviyesi artarken bıkkın nefesimi dışarıya verip önüme doğru döndüm. Yaşadıklarım, kabuslarım, korkularım yetmiyormuş gibi bir de tehdit ediliyor olmam beni zaten yeterince geriyordu. Bunun üzerine Jieun'un ilgimi kendisine çekmesi haksızlıktı. Hatta bir sevgilisi varken ve cadılık sertifikasına sahipken ultra haksızlık sayılırdı.

"Mi Na da geliyormuş."

Taehyung'un verdiği bilgi ile birlikte bakışlarımın masa ile olan kontağı kesildi ve ayağa kalkıp ikili koltukta oturan Taehyung'un yana doğru kaymasını sağlayarak oradaki boşluğa geçtim.

"Jieun'u görebilmek için mi yapıyorsun?"

"Hayır," dedim başımı abartılı bir şekilde sağa sola sallarken. "Mi Na ile yan yana oturmak istemiyorum."

"Peki bunun sebebi Jieun olabilir mi?"

Taehyung'un ciddi bir şekilde kaşlarını  havalandırarak sorduğu soruya karşılık derin bir iç geçirdim.

"Alakası yok," dedim. "Üstelik kızın sevgilisi var."

"Sonsuza kadar şu sarı kafayla çıkamaz ya. Ayrılırlar yakında."

Taehyung'un kendinden emin tavırları karşısında dudaklarımdan "Hah!" diye bir şaşkınlık ibaresi yükseldi. Cidden çocukluğundan beri birlikte olduğu kişiden ayrılmasını mı bekliyordu? Onun gözlerinin içine bakıp nasıl güldüğünden haberi var mıydı?

"Saçma sapan konuşma Taehyung," derken krema bulaştırdığı parmağını sarı kafanın yanağında gezdirip kahkaha atan Jieun'a bakışlarım takıldı. Gülüşü yüzünden hızlanan kalbim ve bir başkasına gülüyor olması yüzünden seğiren sağ gözüm dengemi alt üst ediyordu. Bu durum sinirlerimi de bozuyordu.

Euphoria ❧ KookUTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon