Namlunun Ucundaki Hayaletler

6.9K 421 363
                                    

Günün aydın olsun sayın okur, iyi günler dilerim. Geçen bölüme yine ne yazık ki oy ve yorum gelmediğinden (Yeterince oy...) tekrar belirtmek isterim. Bu hikayeyi ben bir haftada yahut bir ayda yazmadım. Bir emek var ortada size sunuyorum ve karşılığında bir etkileşim istiyorum. Neticede benim motivasyonumu da bu sağlıyor.  Yoksa yazar yazar bilgisayarımda bekletmemle burada paylaşmam arasında hiçbir fark kalmıyor. Bundan sebep lütfen okuyup okup kaçmayın. Selametle!

***

Gülilzar sabahın erken saatlerinde valizlerini aşağıya teker teker indirirken sessiz olmaya çalışıyordu. Bazıları gibi hadsizlik yapamazdı. İnsanları, rahatsız etmemek adına valizleri sürüklemiyor, yukarıda tutmaya çalışarak beline yükleniyordu. Merdivenlerin sapa ve eskimiş halılarla kaplı oluşu işini daha da zor duruma getiriyordu. Her bavulu aynı itina ile kapının yanına indirirken ağrıyan beline destek oluyor, yine yukarıya, kendi odasına dönüyordu.

İşi bittiğinde bir oh çekti. Artık gidebilirdi ancak büyük bir sorun vardı. Üç bavulu taşıyacak ne güç ne de dermanı vardı. Dün girmiş olduğu mutfak kapısına ilişti gözleri. Kuşçunun uyanmış olup olmadığını merak ediyordu. O, ona yardımcı olur, en azından birini bulurdu. Omuzlarını dikleştirip yarı açık kapıyı çaldı. Tuhaf bir vaziyette yakalamak istemezdi Kuşçuyu. İçeriden ses gelmedi fakat toparlanmak için yeterli bir süre verdiğine kanaat edip helezonik desenli kapının kulpunu tutarak kapıyı ardına dek açıverdi.

Kuşçu, buz gibi yerde bağdaş kurmuş, başını taş ocağın duvarlarına yaslayarak uyuya kalmıştı. Kollarının arasındaki şeyse piyade tüfeğinden başka bir şey değildi. Bu Gülilzar'da hem acımaya hem de korkuya yol açtı. Savaştan sonra düzelemeyenlerdendi Kuşçu, şimdi görüyordu. Onu korkutmak istemiyordu ama uyandırması da gerekiyordu. Birden kendini kıyasımukassem durumunda buldu. Ya onu uyandırıp büyük bir olasılıkla sıçramasına sebep olacak ya da tüm o ağırlıkları kendi başına, bilmediği bir memlekette taşımaya çalışacaktı. Belki kayıp dahi olurdu. Buna cesaret edemezdi.

Sonunda Kuşçu'yu kaldırmakta karar kılarak yanına yaklaştı. Taş ocağından yükselen ısı, yüzüne vururken üstünde kaynamakta olan suya takıldı gözleri. Muhtemelen Kuşçu, kendisine teşekkür edecekti. Biraz daha uyumaya devam ederse su tamamen buhara dönüşecek, Kuşçu'nun tüm çabası da boşa gidecekti. Başparmağıyla Kuşçu'yu dürtmeye hazırlanırken Kuşçu birden uyanarak tüfeği Gülilzar'a yöneltti.

Kuşçu'nun uyku mahmurluğu henüz üzerinden inmemişken Gülilzar bu şekilde öleceğini düşündü. Hayattan ne almıştı Gülilzar? Daha hiçbir şey! Hep o vermişti. Kendisinden bir parça alınmıştı daima. Ancak bu dünya, ona bir şey vermemişti. Tek yönlü çalışıyordu onun gözünde bu âlem. Tamahkârdı, dişlerini birinin etine sapladı mı kurtulamıyordu o kişi. İliklerine kadar kuruyordu. Daha yaşayacaktı!

Yerinden kımıldamadan durdu öylece. Belki Kuşçu kendisine gelirdi de namluyu çekerdi suratından. Kuşçu gözlerini irice açmış, karşısındakine delirmişçesine bakıyordu. Elleri, kabzayı tutarken fazlaca kasılmıştı. O buhran geçtiğinde Kuşçu pes bir ses çıkararak tüfeği yere bıraktı. Gülilzar, bu güç durumun içerisinden sıyrılır sıyrılmaz Kuşçu kadar rahatladı. Başka bir kadın olsa şimdiye kadar aklını oynatır, tırnaklarını Kuşçu'nun suratına geçirirdi. Lakin o biliyordu, Kuşçu yaralıydı. Zihnine parçalı bir kurşun girmişti. Çıkması mümkün değildi. Olsa dahi dikiş izleri kalırdı.

Kuşçu ona baktı. Karşısındaki kadın esirmemiş, büyük bir olgunluk sergilemişti. İçten içe büyük bir hayranlık besledi kendisine. Yüzüne sahte bir tebessüm yerleştirdi. Bu tebessümü, Gülilzar'da karşılık bulmadı. Kederle yanıt verdi ona. Anladığını, sebebini bildiğini ve bunu yadırgamadığını anlatmaya çalıştı gözleri. Kuşçu, sadece yutkunmakla yetindi. Oturduğu yerden doğrulmaya çalışarak bu gerilimli ortamı dağıtmaya çalıştı. Ama kalkmasıyla bacaklarının tutulduğunu, kemiklerinin çatırdamasıyla anladı. Artık ayağı bir isyan başlatmış, bir uzuv olarak kalmak istemiyordu. Gülilzar'a saygıyla dönüp,

GÜLİLZAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin