Heba Olabilecek Hisler

2.9K 294 220
                                    

İyi günler diliyorum sayın okur! Bir hafta aradan sonra tekrar merhabalar. Bil bakalım bu bölümde ne olacak? Spoiler yok endişe etme. Lakin bu bölüm bir dönüm noktasıdır. O kadar diyorum. Sebeplerini de sıralamayacağım, yazar fazla gizem yaratmak istiyor anlıyorsun artık beni. Yine bu bölümde köy ile ilgili biraz daha bilgi edineceksin. Bu arada dönemin mühim gelişmelerini takip ediyorsun değil mi? Unutmadan sınav haftasında olan okuyucularıma başarılar dilerim. Umarım en yüksek not sizin olur.

Neyse sayın okur artık gideyim de bölüm ile baş başa kal. Selametle!

29 Temmuz 1950 Türk Barışseverler Cemiyeti Başkanı ve Genel Sekreteri Behice Boran ve Genel Sekreteri Adnan Cemgil tutuklandı. Cemiyet, Kore'ye asker gönderilmesini protesto etmişti.

1 Ağustos 1950 Türkiye Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilatı'na (NATO) başvurdu.

***

Aşktan kulakları yanlış işitmiş olabilir miydi? Doktor Rıza ne yapmak istiyordu? Zaten viran olmuş yüreğini rezili rüsva eylememiş miydi? Daha fazlasına ne gerek vardı ki? Zaten bitmişti Gülilzar. Kalbi kulaklarında nasıl atar, öğrenmişti Gülilzar. Doktor Rıza, gönlüne düştüğünden beridir nabzını işitir olmuştu. Yerinden kımıldasa söylenileni kabul etmiş gibi olacaktı ona göre. Dudakları kurumuştu. Yutkunup dudaklarını dişlerinin arasına aldı. Hafsa Hanım çoktan ilgi alanından çıkıvermişti. Çocuklarsa...

Gülilzar'ın hatırına çocuklar geldiğinde onlara dönüp ellerini birbirine vurdu. Çocuklar, meraklı gözlerini büyüklere çevirmişti. Muhtemelen akşam yemeğinde ana babalarına, Gülilzar'ın Doktor Rıza ile sözlü olduğunu söyleyecekti her biri.

"Hadi çocuklar teneffüse!" Gülilzar'ın sesi ile transtan çıkmış gibi kapıdan fırladı çocuklar. Ders arası, yaşanan gerilimin önünde geliyordu onlar için. Çocuklar, neşe içinde sınıfı boşalttığında Hafsa Hanım, parmağını sallamaya devam etti. "Halime'den uzak dur sepirdek!" Gülilzar'ın eli, istemsizce benine gittiğinde Rıza araya girdi.

"Hafsa Ana, Gülilzar görevini yerine getirdi. Halime ona geldiyse öğretmeden göndermez." Rıza'nın otoriter sesi, Gülilzar'ın tüm hücrelerinde yer edinirken kendisine edilen hakareti unutuverdi. Gözleri, Rıza'nın üzerindeydi. Kumral saçlar, Gülilzar'ı kendine çekiyor gibiydi. Ta ki Hafsa Hanım, sesini yükseltti o an Gülilzar da sıyrıldı muhataralı duygularından.

"Karışma bana Rıza! Bir sen, bir Murat..." Öfke ile taşan kadın, tükürükler saçarak konuşuyordu. "Bu yosma ikinizi de kendine bağlamış!" Ardından Gülilzar'ın ayaklarının dibine tükürüp Halime'yi de kaptığı gibi sürükledi peşinden. Çıkmadan önce Gülilzar'a dönüp, "Defol git buradan!" diye tısladı. Ancak Gülilzar'ın buradan gitmeye niyeti yoktu. Her ne kadar Doktor Rıza işine burnunu sokmuş olduysa da gitmeyecekti işte!

Hafsa Hanım'ın ayrılmasıyla Gülilzar, çocuklardan boşalmış olan sıralardan birine oturarak başını ellerinin arasına aldı. Düşüncelerin içine atılmasına ramak kala, Rıza'nın bir sırayı yakınına çekip oturduğunu seslerden çıkardı. Ona büyük öfke duyuyordu. Ne diye işine burnunu sokmuştu sanki? Doktor Rıza için büyük bir şey değildi belki ama köylü için çok şey ifade ediyordu. Bir an önce evlenmelerini bekleyecekler, mürüvetleri olmasa hakkında daha büyük dedikodular dönecekti.

Olacaklar şimdiden korkutmuştu gözünü ancak vazgeçmeyecekti. Ellerini indirip sıkkınlıkla Rıza'ya döndü. Kendisi de düşünceler içinde gibiydi. Başını eğmiş, somurtuyordu. Kim bilir aklından ne tür fikirler oynaşıyordu da omzuna yük edinmeye kalkmıştı. Gülilzar daha fazla dayanamadı.

GÜLİLZAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin