İllegal Eş

2.7K 284 28
                                    

İyi günler dilerim sayın okur. Yeniden merhabalar! Sanırım bu bölüm hesap vermeler ile doldu. Doğal olarak bolca diyalog bulunmakta. Bu sefer fazla tutmayacağım seni. Geçmeden önce medyadaki şarkı Behiye Aksoy'dan, 'Bir Garip Yolcu' keyifle dinlemeni temenni eder, iyi okumalar dilerim. Selametle!

13 Ocak 1951 Demokrat Parti'nin komünistlere saldırısı ve TKP tevkifatı gerçekleşti.

***

Rıza gittiğinden beridir boşluğa düşmüş gibiydi Gülilzar. İçindeki tüm öfkeyi kusmuş; bomboş bir halde oturuyordu. Avucunun arasındaki toprak bardaktan yükselen ısının burnuna çarpmasına izin veriyordu. Kokusu mide bulandırıcı da olsa içmekten başka şansı yoktu. Nazire Hanım, kendisini kesin bir dille uyarmıştı zira. Bardaktaki ıhlamurun hepsi bitecekti. Gülümsedi. Fakat bu gülümseyiş burukçaydı. Çocukken kaptığı şifayı hatırlamıştı. Nazım'ın, ona bulaştırdığı şifa...

Halası terlemeleri için üstlerine iki yorgan birden atmış; sobayı harlamıştı. Hemen öncesinde içirdiği ıhlamur midelerini bulandırsa da halası burunlarını sıkıp ağızlarını zorla açıvermişti. Sıcak ıhlamurun boğazından geçtiği an durmadan öğürmüş; ancak helaya koşturan Nazım olmuştu. Elbette ikinci bardaktan kaçamamıştı Nazım. Her öğürdüğünde yanağına küçük bir tokat atılıyordu. Böylece zorla da olsa midesinde kalmıştı.

O vakit işkence olan anılar şimdi tebessüm oluşturuyordu Gülilzar'ın yüzünde. Şimdi halasının burada olmasını ne kadar çok isterdi! Lakin ne söyleyecekti ki? 'Ben evlendim ama sadece imam nikâhıyla. Üstelik ben artık tazecik kumayım,' mı? Halası muhtemelen gözlerini belertir; terliği kaptığı gibi kalçasına indirirdi. Belki de, 'Hiç mi ablalarından misal almadın!' diye bağırır; dövünürdü. Ne dese, ne düşünse haklıydı. Gülilzar hiç böyle bir aptallık yapmamıştı. Her daim kontrollü olmasıyla övünürdü halası. Hayal kırıklığına uğrayacağı kesindi.

Yüzünü buruşturarak bardaktan bir yudum alırken kendini tutmaya çalıştı. Bardağın anca yarısını içebilmişti ki Nazire Hanım, bardağı elinden alıp onu bu işkenceden kurtardı. Ardından yüzüne öyle bir şefkatle baktı ki Gülilzar sebebini bilemedi.

"Mide bulantıların ne zamandan beri var?" Ah! Şimdi anlaşılmıştı. Nazire Hanım tamamen yanlış anlamıştı. Gerçi haklıydı bir yerde. Yeni evlilerdi ve büyük bir olasılıkla köydeki herkes müjdeli haberi duymayı bekliyordu. Ne müjde ama! Gülilzar, başını sallayıp,

"Yok, öyle değil. Ihlamuru sevmem ben. Çocukken de böyleydi," dediğinde Nazire Hanım hayal kırıklığına uğrar gibi oldu. Gülilzar'ın pek umurunda olmadı. Belki de tek tesellisi buydu. Daha fazla konuşmak istemeyerek yorganın altına girdi. Kimseyi istemiyordu yanında. Biraz kendisiyle baş başa kalmaktı dileği. Fakat Nazire Hanım aynı fikirde değildi.

"İstersen nane limon yapayım?" Gülilzar sıkıntıyla ofladı. Ardından doğrulup Nazire Hanım'ın anlamasını umarak,

"Lütfen benim için bir şey yapmayın, yalnız kalmak istiyorum," dediğinde Nazire Hanım, utançla başını eğdi. Gülilzar, yaptığının yanlışlığını kavrayınca daha yumuşak bir şekilde konuştu. "Özür dilerim. Sizi kırmak istememiştim. Sadece düşünmem ve karara varmam gereken şeyler var." Nazire Hanım, telaşla Gülilzar'a dönüp,

"Rıza'yı bırakmayacaksın değil mi?" diye sorduğunda bu konuyu konuşmak rahatsızlık verdi genç kadına.

"Bunu sizinle konuşmanın uygun olduğunu sanmıyorum." Nazire Hanım, sandalyesini Gülilzar'ın başucuna çekip ellerine yapıştı.

GÜLİLZAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin