Amerikanvari

3.3K 303 193
                                    

Gecen aydın olsun sayın okur, mutlu bir gün geçirmeni diliyorum. Bu sefer hikayenin ayrıntılarına inmeyeceğim, kendin oku. Yazar heyecanına gem vurmaya çalışıyor, anla beni.

Elbette açıklama getirmem gereken bir nokta var.  Medyada gördüğün Amigo, John Wayne. John Wayne, Aslanlar Diyarı adlı filmde Kirby Yorke rolünde oynamıştı. Trajik bir hikayeyi konu ediniyor. İlgilisine tavsiye ederim, iyi bir Western filmidir. Bu film vesilesiyle Mrs. Kathleen rolünü oynayan, güzeller güzeli Maureen O'Hara'yı da analım. Toprağı bol olsun.

Artık aradan çekiliyorum sayın okur. Keyifle okuman dileğiyle. Selametle!

6 Haziran 1950 Yeni hükümet orduda tasfiye yaptı.

9 Haziran 1950 Adnan Menderes Demokrat Parti genel başkanlığına seçildi.

***

Sıcak, yüzüne vuruyordu. Günün bu saatleri, toprak kaynıyor gibiydi. Gülilzar, okulun bahçesini dört çocuk ve Murat'la birlikte eşeliyordu. Bahçenin bir bölümüne gül fidanları, zeytin fidesi, incir fidanları dikilecek; diğer bölümüne domates, salatalık gibi sebzeleri ekeceklerdi. Aslında bu meşakkatli iş, Gülilzar'ın kafasını dağıtması için koyulduğu bir meşgaleydi. Çapayı her toprağa vuruşunda Doktor Rıza da zihninin derinliklerine gömülüyordu sanki. Yedi gece, altı gündür görmediği Doktor Rıza, şimdilik kafasını meşgul etmiyordu.

Yeterli derinliği sağladığını düşünerek zeytin fidesini alıp toprağın koynuna bıraktı yeşilliği. Toprağı tekrar yerine boca edip boylanacak fideyi sağlamlaştırdı. Saç derisinden bir ter damlacığı, şapka tarafından emildi. Başındaki, Kirby Yorke'nin kovboy şapkasının bir kopyasıydı. Onu, Gülilzar'a Murat vermişti. Üstündeki kahverengi, az kullanılmış pantolonunu da... Gülilzar pantolonun bağcıklarını sonuna dek düğümlemesine rağmen hâlâ düşecek gibi hissediyordu. Bu sebeple kalın bir çaput daha bulmuş çevresine dolamıştı, artık içi rahattı. Murat kolu ile alnındaki ıslaklığı alıp Gülilzar'a döndü.

"İncir fidanı kalmadı. Daha getirtmemi ister misin?" Gülilzar fidanlara kabaca göz attı. Başını iki yana sallarken kovboy şapkası Murat'ı görmesine engel oluyordu.

"Bence bu kadarı kâfi. Birkaç ardıç fidanını da eksek kusursuz bir bahçe olacak." Murat, Kalaycı Hüseyin'in oğlu Bekir'e eliyle işaret verdikten sonra ayaklandı. Dizleri uyuşmuş olacak ki bir süre sallamadan edemedi. Ardından Gülilzar'a dönüp,

"Biz gidelim madem. Fidanları getiririz. Siz bunları bitirene değin anca geliriz," dedi. Gülilzar onu onaylayınca kolunu Bekir'in omzuna atıp gözden kayboldu. Gülilzar ve beraberindekiler, gül fidelerini ekmeye devam etti. Gün boyu bahçe ile uğraşıp durdular ara vermeden. Nihayet işler bittiğinde derman kalmamıştı hâllerinde. Çocuklar bir bir dağıldığında Murat kalmıştı sadece. Gülilzar ona ne kadar teşekkür etse azdı. Köylüleri ikna edip evlatlarını mektebe yollamaları için araya girmiş, tohum ve fidanları getirmişti Gülilzar'a.

Dün öğle vakti okula uğradığında bahçe işini danışmıştı Gülilzar. Murat da bir süre düşünüp kendisine bırakmasını söylemişti. Tuhaftı lakin Gülilzar, Murat'a fazlaca ısınmıştı. Ona Nazım'a yaklaştığı gibi davranıyordu. Bir arkadaş, bir kuzin gibi. Arada da olsa Murat'ın kendisini yanlış anlayacağından endişe ediyordu ancak ondan taraf bir tavır sezmediğinden böyle devam etmekten de bir sakınca görmüyordu.

Murat, köylülerce seviliyor, ona her kapıyı açıyorlardı, babasının aksine. Gülilzar'ın anladığı kadarıyla Kadir Bey, topraklarını genişletiyor, bazı köylüleri de topraksız bırakıyordu. Kimi kendi rızasıyla kimi de zarurî bir durumda kalınca el mahkûm satıyordu. Murat da topraksız kalan köylüler için elinden geleni yaptığından babasının kabahatini, ona yüklemiyorlardı.

GÜLİLZAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin