İade-i İtibar

4.1K 336 308
                                    

İyi geceler dilerim sayın okur. Keyifli okumalar dilemeden evvel az da olsa hevesimi kırdığını bildirmek isterim. Mesela bugün bölüm yayımlayacağımı unuttum. O derece bir boşvermişlik, karşılık bulamamanın verdiği bir his... Neyse diyeyim, selametle!
***

Gülilzar böyle bir şaşaayı, hele ki köy yerinde, görmeye alışık değildi. Farkında olmadan kendine çeki düzen verdi. Bu yere yakışık almıyor gibi hissediyor, gerginlikten ter döküyordu. Ona gösterilen yere oturup eteğini düzeltti. Ardından ellerini bacaklarının üzerinde birleştirip dik durmaya çalıştı. İçindeki huzursuzluğu dışına yansıtmamaya çalışıyor, ev sahibesini kırmamak istiyordu.

Ev sahibesi Nazire Hanım, ellilerinin sonlarında, tamamen kır saçlara sahip muteber bir hanımdı. Saçları ensesinde bir saç filesi ile tutturulmuş, siyah bir gömlek, gri bir kloş etek ile asil görünüşünü tamamlamıştı. Gülilzar kendi vaziyetini düşününce kendine kızdı. 'Bir öğretmen her daim şık olmalıdır,' diyen öğretmeni onu izliyor olsaydı muhtemelen yüzünü ellerine gömer, Gülilzar'ı görmek istemediğini belirtirdi. Gülilzar bakışlarını bu hanımın üzerinden çekerek evi incelemeye koyuldu. Doğrusu oturduğu koltuk dahi kendisine bir tahtta oturuyormuş hissi verirken altın varaklı şamdanlar, avizeler ve çeşitli aksesuarların doldurmuş olduğu bu ev, küçük bir saraydan fark edilmiyordu Gülilzarca Albenili hanım boğazını temizleyerek Gülilzar'ın dikkatini üzerine çekti.

"Siz daha köye adımınızı atmadan köylünün diline pelesenk oldunuz." Bu sözlerin ardından bakışlarını yere indirip gülümsedi. "Muhtarın tasasını görmeliydiniz!" Gülilzar eğlenmişçesine kıkırdadı.

"Kendisine çok fazla dert olmuş durumdayım kuşkusuz!" Nazire hanım genç kız edası ile elini dudaklarına bastırıp gülmemeye çalıştı.

"Ona ne şüphe!" Gülilzar, birden gevşemiş, daha bir erinçti artık. Nazire Hanım, evine gelen insanları rahat ettirmesini biliyordu. Gülilzar'ın bu kadına karşı içinde bir sevgi oluştu. Ona halasını anımsatmıştı bu tavırları. Asil ve bir parça ürkek... Bu çekingenliğin sebebini merak edemeden duramadı Gülilzar. O esnada bir gürültü duyuldu. Gür sesli bir bey, başka birine bağırıyordu.

"Sana yeteri kadar müddet verdim! Yürü git gözüm görmesin!" Bir adamın yalvarma sesi peşinden gelince Gülilzar kulak kabarttı.

"Etme eyleme beyim! Çoluk çocuk ne ederiz?" Gülilzar, oturduğu yerde gerginlikten kaskatı kesilmiş Nazire Hanıma baktı. Kadın koltuğun kolçaklarına yapışmış, bizar içinde kalmıştı.

"Bana ne adam bunlardan! Onu borç almadan düşünecektin!" Gülilzar, bu gür sesin Kadir Beye ait olduğunu düşünerek yerinden kalkıp seslerin geldiği yöne doğru yürüyüşe geçti. Nazire Hanım da nihayet o tutuk halinden sıyrılıp peşinden geldi. Lakin daha o Gülilzar'a yetişemeden Murat koridorda belirip salonun koca kapılarını kapadı yüzlerine. Başka bir şey işitmelerini istemiyordu anlaşılan.

Gülilzar, dışarda ne olup bittiğini merak ede ede döndü yerine. Nihayetinde onun sorunu değildi. Elbette ki bu durum hevesini gölgelemedi. Aksine ne olduğu ile ilgili detaylı bir kovuşturma eyleyecekti. İki kadında da az önceki rahatlıktan eser kalmamıştı. Sessizlik sarmıştı büyük salonu. Gülilzar bakışlarını kahverengi desenleri olan beyaz halıya dikerek bekledi.

Ta ki sesin sahibi ve Murat kapıları açıp salona girdi, o zaman iki kadın da bulundukları vaziyetten sıyrılıp ayaklandılar. Kadir Bey oğlunun aksine geniş bir vücuda sahipti. Geniş ve bodur... Göbeği sıkılı kemerden sarkıyor, son iki düğmeyi neredeyse patlatacak dereceye getiriyordu. Philtrum bölgesinde bırakmış olduğu ince bıyık, Gülilzar'da nahoş fikirleri olan bir adam olduğu düşüncesini oluşturdu. Kasketi ise Kadir Beye geçimsiz bir insan havası katmıştı. Kadir Bey eliyle tekrar oturmasını işaret ettiğinde hizmetliler de sofrayı kurmaya başladı.

GÜLİLZAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin