Dava

2.4K 263 11
                                    

İyi günler dilerim sayın okur. Yeni bir bölümle merhabalar! Bu bölümü bir oturuşta yazdığım için hata varsa mazur gör. Çok bekletmek istemedim. Bölümün içeriğine değinmeyeceğim. Zira spoi olur endişesi taşımaktayım. Malum, sevmeyeni çok :) Final dilediğimden daha uzak gibi olacak. Yani olayların seyri bunu gösteriyor. Elbette en başından beri düşlediğim senaryonun dışına çıkmayacağımdan emin olabilirsin. Daha fazla uzatmadan seni bölümle baş başa bırakıyorum.

Keyifli okumalar dilerim sayın okur. Selametle!

5 Mart 1951 Devlet Tiyatrosu Genel Müdürlüğü'nden ayrılan Muhsin Ertuğrul, özel bir tiyatro kurmaya karar verdiğini açıkladı. İstanbul Beyoğlu'nda Atlas Sineması'nın üst katında yer alması planlanan yeni tiyatronun adı Küçük Sahne olacak.

***

Gülilzar için daha sıcak, daha mutluluk verici bir yer olabilir miydi Rıza'nın kollarından başka? O böylesi bir şefkatle sarılırken karısına, genç kadının aklına üşüşen mektup kendisine gelmesini sağladı. Bu denli kolay olmamalıydı. Bu sebeple istemeden de olsa ondan ayrıldığında Rıza, kendini boşluğa düşmüş gibi hissetti. Bir anlığına ellerini nereye koyacağını bilememiş; sonunda arkasında bağlamıştı. Fakat nazarlarını Gülilzar'ın üzerinden çekmeyi bir türlü başaramıyordu. Az önce ne kadar yakınlarsa şimdi de birbirlerinden uzaklaştıklarını düşünüyordu. En azından Gülilzarca böyle olduğunu biliyor; görüyordu.

Bir süre ayakta durup sonunda Murat'ın yatakta az da olsa bırakmış olduğu boşluğa oturuverdi. Gülilzar karşısındayken içi titredi, çökmüştü. Şu birkaç günde gözlerinin altı uykusuzluktan kararmış; bakışlarını gezdirmeyi sevdiği yüzü solmuştu. O vakit kendinden nefret etti Rıza. Gülilzar'ın bu hale gelmesine sebep kendisiydi. Oysa gözlerinden bir damla yaş aksa içi giderdi biliyordu. Şimdi karısının kendisi yüzünden yaş akıttığını bilmek... Saçlarını dahi öylesine bir düzene sokmaya çalışmıştı Gülilzar. Oysa her gece sarmaçlarla yattığını; ertesi sabaha büyük bir özenle hazırlandığını biliyordu Rıza.

Gülilzar, elleri kucağında sabit bir noktaya bakarken farkında olmadan iç çekti. Biraz sonra söyleyeceği şey, muhtemelen Rıza için küçük düşürücü olacaktı. Lakin biraz da olsa burnunun sürtmesini diliyordu Gülilzar. Bir de sarsılan güvenini tekrar sağlam temellere dayamayı istiyordu. Herhalde buna hakkı vardı. Yüzene düşen bir tutam saçını kulağının ardına sokup Rıza'ya döndü. Genç adamın kendisine yoğunlukla baktığını gördüğünde utançla kızardı. Böyle dikkatle gözlerini dikmiş olması kendisinin feci bir halde olduğunu hatırlatmıştı. Ne yazık ki kendisine özenememişti buraya gelirken.

"İyi görünmüyorsun." Rıza'nın bu tespiti, Gülilzar'ın sinirlerini gerdi. Belirtmek zorunda mıydı?

"Eh! Rıza Beylerin eseri diyelim." Rıza, bu yanıtla hüzünlenirken Gülilzar acımadan devam etti. "Bir süre karşınızda beni böyle göreceksiniz. Gözlerinize ziyafet veremediğim için çekineceğimi düşünmeyin!" Rıza, birden bire Gülilzar'ın aralarına bir set çektiğini, bu mesafeli ses tonundan anladı. Eskiden olsa bundan oldukça zevk alır; Gülilzar'ın üzerine gitmekten çekinmezdi. Fakat şimdi aynı rahatlıkla cevaplayamıyordu onu. Daha fazla incitmekten çekiniyordu.

"Yanlış anladın. Ben öyle..." Gülilzar, Rıza'nın sözlerini bitirmesine müsaade etmeden,

"Her neyse! Buraya aslında verdiğin sözü yerine getirip getirmediğine bakmaya gelmiştim," dediğinde Rıza'nın asılan yüzü içini parçaladı. Ancak yumuşayamazdı. Kollarını göğsünde bağlarken, "Avukat ile görüştüğünü varsayıyorum," diyerek başını inatla dikti. Rıza, karşısında yıkılmaz duvarla duran kadına bakıp tebessüm etti. Gülilzar'ı ne kadar da özlemişti! Tepkisiz kalacağına böylesi bir zorluk yaşatmaya çalışması Rıza'ya bir umut olduğunu gösterir nitelikteydi. O da kollarını göğsünde bağlayıp aynı ifade ile,

GÜLİLZAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin