S E K İ Z İ N C İ B Ö L Ü M

53K 1.6K 68
                                    

                 SAPLANTI - 8. BÖLÜM

Sessizlik.

Günlerdir hissetmediğim bu sessizliği şuan hissediyordum.

İçim az da olsa huzur doluydu.

Yalnız olmayı hiç bu kadar çok sevmemiştim.

Özgürlüğümün kast edilmiş olmasını şuanda pek hissetmiyordum.

Ateş işleri olduğunu söyleyip gitmişti. Gitmeden önce de bir ton laf etmişti.

'Bir yere kaçmayı deneme.' , 'Kapıyı zaten kitleyip gidicem. Bağırıp çağırma kimse seni duyamaz.' gibi bir çok laf. Benim ise dediğim tek şey kısa bir 'tamam' dan ibaret.

Ateş gideli bir saat olmuştu. Uzun bir banyo yapmıştım. Şimdi ise kendime kahvaltı hazırlamıştım.

Güzel bir şekilde kahvaltımı yaptıktan sonra canım sıkılmış bir şekilde odama doğru ilerlemeye başladım. O sıra geldiğimden beri kitli olan kapı aklıma geldi.

Kapının önüne geldiğimde kulpunu indirdim. Tabi ki açılmadı. Ama bu sefer vazgeçmedim. Adımlarımı Ateş'in odasına çevirdim. Onun odasına ilk kez girecektim. Kapıyı açıp içeri girdim.

Gözlerimi odada dolandırdım. Büyük siyah bir yatak, beyaz bir gardırop ve gri büyük bir kitaplık vardı. Kitaplığa doğru ilerledim. Kitaplara zaten aşırı bir ilgim vardı böyle büyük kitaplıklar görünce kendimi tutamıyordum.

Kitapların önüne gidip incelemeye başladım. Klasik bir sürü kitap vardı.

Buraya neden geldiğim aklıma gelince kitaplıktan uzaklaştım. Yatağın yanındaki çekmeceleri açıp karıştırmaya başladım. Bir tanesi boştu diğerini açtığımda bir düzene kağıtla karşılaştım. Kağıtları kaldırınca altından bir anahtar çıktı. Anahtara gülerek bakınca kendimi bir an psikopat sandım.

Hemen anahtarı alıp kapalı kapıya koştum. Heyecandan anahtarı kapıya zor taktım. Anahtarı cevirince kapı küt diye açıldı. Kapıyı itip içeriye ilk adımı mı attım. Oda karanlıktı. Hiçbir pencere yoktu. Bu yüzden içerisi karanlıktı. Ellerimi duvarda gezdirip lambayı yakacak bir düğme aradım.

İstediğimi bulunca basıp odayı aydınlattım. Alıştığım karanlık ortam birden ışık alınca gözlerim kamaştı. Ellerimle gözlerimi ovup ortamı görmeye çalıştım.

Gözlerim gördüğü şeyle kısıldı. Odada koca bir piyano ve üç - dört tane resim tablosu vardı. Kaşlarım çatık bir şekilde odayı inceledim. İlk önce piyanonun yanına gittim. Piyano ya da bir hevesim vardı hep. Küçüklükten gelen bir şeydi. Ama öğrenmeye fırsatım olmamıştı.

Elerimi piyanonun üzerinde hararet ettirdim. Çok güzel bir histi. Tuşlara dokununca çıkan sesleri hayran hayran dinledim.

Daha sonra tablolaraya doğru ilerledim. Üzerlerinde beyaz bir örtü vardı. Elimi kaldırıp en uç takinin üstündeki bezi kaldırdım.

Gözlerim bu tanımadığı yüzde dakikalarca gezindi. Tabloda tanımadığım bir kadın vardı. Kara kalem şeklinde çizilmişti. Kafamı yana yatırıp bu kadını incelemeye başladım. Kalkık küçük bir burnu. Orta büyüklükte gözleri ve küçük bir ağzı vardı. Saçları dalgalı bir şekilde dökülüyordu sayfada. Güzel bir kadındı.

Tablodan bakışlarımı çekip diğer tabloya elimi uzatıp bezi kaldıracakken kapıdan bir kaç ses geldi. Hemen koşup kapıyı tekrar kitleyip ateşin odasındaki çekmeceye koydum.

Ateş'in odasından çıkıp salona doğru yürüdüm. Kapının karşısına geçip kimin geldiğine baktım. Kapı daha açılmamıştı ama sesler geliyordu. Odayı birden pat diye bir ses doldurdu. Bu ses şeye benziyordu.

Silah sesi!

Korkuyla bir kaç adım geri gittim. Kapı sonuna kadar açılırken açık kapıdan gelene baktım.

Bu da kimdi böyle.

Üzeri çamur olmuş uzun ve yapılı bir adam vardı. arkasında bir iki adam daha vardı.

"Kimsiniz siz?" Diye sordum kendimden emin bir sesle. Önde olan adam içeri girince iyice korkmaya başladım.

"Demek Ateş beyin değerli elması sensin." kaşlarımı çattım. Bu ateş yüzünden kim bilir başıma neler gelecekti.

"Ne değerlisi, ne elması be. Ulan bir bitmiyorsunuz ya. Biri beni kaçırır biri gelir değerli elmas diye zırvalar. Ne istiyorsun kardeşim sen. Yine niye başımı belaya soktum acaba."

Karşımdaki adamın dudakları yana kıvrıldı.

"Bak sen şuna. Şu minik halinden canavar çıktı." Canavar mı? Ben mi?

"Sensin be canavar." Diye çemkirip şöminenin yanındaki odunu elime aldım. Böyle konuşarak kendimi koruyamazdım. Adam bana yavaş yavaş yaklaşırken elimdeki odunu sıkı sıkı tutuyordum.

Adam iyice yaklaşınca odunu koluna doğru savurdum. Ama o benden önce davranıp odunu tutup odanın bir köşesine fırlattı. Kolumdan sıkıca tutunca bağırmaya başladım.

"Bırak beni be. Manyak mısın sen ya?"

"Çok konuşuyorsun minik şey."

"He konuşuyorum, napacan?" dedim neden geldiğini bilmediğim cesaretle. Adam elini arkasına götürüp.

"Bunu" Dedi. Ben ne yapıyor diye bakarken burnuma tuttuğu bezle neye ugradığımı şaşırdım.

Gözlerim yine kararıken bu duruma lanetler savurdum

«BÖLÜM SONU »

Herkese Merhaba.

Bir bölümün daha sonuna geldik vote ve yorumlarınızı bekliyorum!

Bu bölümü şu zamana kadar bana kitabım için destek veren. Özellikle o kilitli kapıyı çok merak eden, Birtanem zerda_krks 'a ithaf ediyorum💕

Sevgilerimle, Asya

İnstagram|Yldz_asya

SaplantıWhere stories live. Discover now