Y İ R M İ A L T I N C I B Ö L Ü M

34K 1.2K 368
                                    

        SAPLANTI - 26. BÖLÜM

    Dinlediğimiz müziğin bitmesiyle derin bir nefes alıp kapalı olan gözlerimi açtım. Ateş'in şehir merkezinde ki evine gelmiştik. 2 gündür buradaydık.
Onun kütüphane gibi döşediği odada biraz kitap okumuş sonra da müzik dinlemiştik. Birlikte vakit geçirmeyi seviyordum. Ateş'le bu iki günde çok güzel şeyler yapmıştık. Birlikte kitap okumuş, sahilde yürüyüş yapmış, filim izlemiştik ve daha niceleri.

  Mavilerimi Ateş'in gözleri kapalı suratında dolaştırdım. Çok yakışıklıydı. Bunu zaten onu ilk gördüğüm gün anlamıştım. Ama ben ona baktıkça yakışıklılığını değil kalbinin temizliğini görüyordum.
Gözleri hala kapalıyken biraz daha inceledim onu.
Ben ona iyice dalmışken bir anda gözlerini açtı. Onun gözlerini açmasıyla refleks olarak gözlerimi hemen kaçırdım. Tekrar yan gözle ona baktığımda onu gülerken görünce bende  gülmeye başladım.

"Gülüşüme, güldüğüne göre sen iyice kaptırdın kendini bana."
"Kaptırmıyım mı?" diyip hafiften ona yaklaştım.

"Kaptır"  diyip o da bana iyice yaklaştı. Yüzümüz arasında kısa bir mesafe vardı. Bakışlarımızı hiç kaçırmadan baktık bir süre bir birimize. Sonra ben utanıp çekildim biraz.

"Utangaç."  diyince tekrar çevirdim bakışlarımı ona. Sinsice bana bakıyordu. Benimle uğraşmak sanırım onu delicesine mutlu ediyordu.

Omzumu silktikten sonra hızla yerimden kalktım.

"Tavuk gibi pinekliyecek miyiz? Hadi bir yerlere gidelim."

"İyiydik böyle. Sen, ben. İkimizden başka kimse yok. Baş başayız. Birlikteyiz. Ben halimden memnunum."   diyince elimi ona uzattım.

"Ya Ateş! Hadi gidelim bir yerlere."  dediğimde elimi tuttu. Ben ayağa kalkacak zannederken birden beni kendine çekince dengemi sağlayamayıp üzerine düştüm.

Üzerine!

Hızla kalkmaya çalıştığımda beni iyice kucağına çekti. Ben şaşkın şaşkın ona bakarken o tek elini benim yüzüme koyup baş parmağıyla yüzümü okşadı.

"Gitmeyelim. Ben sana doymadım ki. Gerçi ömrümün sonuna kadar seni izlesem yine doymam."  diyerek yüzüme düşün saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı.

Ben, daha ne kadar güzel şeyler söyleyecek diyerek büyülenmiş gibi bakarken onun da benden farkı yoktu.

"Ama Ateş ben sıkıldım."

"Demek benden bu kadar çabuk sıkıldın."

"Ya hayır. Yani bu evde durmaktan sıkıldım. Başka bir yere gidelim. Hem orada birlikte olamayacağımız anlamına gelmiyor ki."   dediğimde düşünür gibi oldu.

"Peki. Nereye gidelim."  dediğinde öylece kaldım. Nereye gitmek istiyordum ki?

"Bilmem ki."

"O zaman şöyle yapıyoruz." diyip beni kucaklayarak ayağa kalktı. Düşmemek için omuzlarından tutunduğum da kütüphane olarak kullandığı odadan çıktık. Dış kapıya geldiğimizde yavaşça beni yere bıraktı.

"Üzerini değiştirmek istermisin."  diyince üzerime şöyle bir göz attım. Önü kısa arkası uzun siyah kazağımı ve siyah pantolonumu giymiştim, sabah.

Kafamı hayır anlamında salladım.

"Peki öyleyse. Botunu ve montunu giyde çıkalım." dediğinde hızla botumu ve montumu giydim. Ateş'de üzerini giyince hızla evden çıktık. Bahçeli yerden ilerleyip arabanın yanına geldiğimizde hızla arabaya bindim. Ateş'te binince arabayı çalıştırmasını beklerken o torpido gözünden bir şeyler aramaya başladı.

Saplantıजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें