Y İ R M İ D Ö R D Ü N C Ü B Ö L Ü M

37.7K 1.3K 245
                                    

                       SAPLANTI - 24. BÖLÜM

2 Hafta Sonra

Ateşle Ormanda yaşadığımız o bağırış çağırış ve yağmur altında benim ona sarılarak ağlamamın ardında iki hafta geçmişti. Aramız şuan eskisi gibiydi. Artık kavga etmiyorduk. Daha önce ettiğimiz kavga içinde konuşmuş anlaşmıştık.
Ben ona ailesi tarafından yanlış anlaşılmaktan korktuğumu söylemiş o da bensiz yapamayacağını zaten üç yıl benden ayrı kaldığını dile getirmişti. Sonra ise ortak kararla ben bir süre daha onunla kalacaktım. Ama bu karar onun için bahaneydi. Beni bırakmayacağını ikimizde biliyorduk.

İstemsizce yüzümde bir gülümseme oluştu.

Daha sonra aklıma o kadınla olan konuşmamız gelince yüzüm birden düştü.

2 Hafta önce

Ona sırılmış ağlamam hala devam ederken birden beni kucağına almasıyla ağzımdan bir şaşkınlık nidası çıktı. Ağladığım için kısılmış sesimle zar zor konuştum.

"N-napıyorsun? Yere indir b-eni."

"Daha fazla bu yağmurun altında durursak hasta alacaksın. Ve de yürümeye halin yok. Arabaya kadar böyle." diyince bir şey demedim. Sırılsıklam olan üzerim ve yüzüme yediğim yoğun soğuk rüzgarla birden vücuduma bir titreme geldi. Biraz olsun ısınma amacı ile Ateş'e biraz daha sokuldum

Biraz daha ilerledikten sonra otelin ışıkları belli oldu. Daha sonra ise arabanın yanına geldik Ateş beni indirmeden kapıyı açmıştı ki arkadan gelen sesle Ateş arkaya döndü, tabi benimle birlikte.

"Ateşş"  diyen sesin sahibini görünce moralim iyice düştü. Ateş'in iş için konuştuğu kadın yanımıza doğru geliyordu. Tam karşımızda durduktan sonra tek kaşını kaldırarak şuan ki konumumuzu süzdü. Rahatsızca yerimden kıpırdandım.

"Birden çıkıp gittin. Ne oldu?" diye samimi bir şekilde konuşan kadına, kaşlarımı çatıp baktım.

"Sizi ilgilendirecek bir konu değil Ayça hanım." diyen Ateş'le yüzümde hafif bir gülümseme oluştu. Ayça denen kadın bozulsa da belli etmemeye çalıştı. Benim gülen yüzüme bakınca kaşlarını çatıp uzun sarı saçlarını eliyle arkasına savurdu. Daha sonra bakışlarını benden çekip tekrar Ateş'e döndü.
Ateş'e dönen bakışları ani bir şekilde değişti. Çatık kaşları eskisi haline gelip dudakları hafif kıvrıldı.

"Anladım Kardeşinizle alakalı." diyip gözleriyle beni gösterdi.

Sinir katsayım iyice artarken ayaklarımı yere doğru sallayıp Ateş'e ineceğimle ilgili sinyaller yollayınca Ateş beni yavaşça yere indirdi. Yere basan ayaklarımla kendimi toparlayıp kadına dik dik baktım. Yaklaşık benim boylarımdaydı ama giydiği aşırı topuklu ayakkabısıyla benden şuan uzun duruyordu. Kollarımı bir bir birine sarıp Ayça' ya tek kaşımı kaldırarak baktım.

"Kardeşi değilim." diyince bana küçümseyici bir bakış attı.

"Öyle mi! Peki neyisin tatlım?" diyip kollarını benim gibi bir birine sardı.

"Neyi olduğum seni pek ilgilendirmez." diyip küçük adımlarla onun tam önüne ilerledim. Karşısında durup kulağına doğru edildim. "Ama anlayacağını düşünmesem de biraz bir şeyler çakmışsındır. Misal sevgili olduğumuzu felan." diyip son noktayı da söyleyip kadının yanından uzaklaştım. Tabi ki sevgili değildik ama Ayça'nın bunu bilmesine gerek yoktu.

"Gidelim Ateş." diyip arabaya bindim. Ateş anlamaz bakışlar atsada bir şey demedi. Arabayı binip çalıştırdıktan sonra arabayı sürmeye başladı. En son o kadına baktığımda hala aynı durumda arkamızdan bize bakıyordu.
Kıskançlık bütün vucudumu ele geçirmişti. Hele ki ayça'nın demin ki sözlerinden sonra iyice delirmiştim.

SaplantıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin