19. Bölüm 🦠

9.5K 1.1K 119
                                    



Ben, iki hemşire ve birkaç kasabalı kız Toprak'ın etrafına toplandığımızda onun ne anlatacağını çok merak ediyordum. Diğer kızlar askerleri seyretmeye devam ederken arada ben de göz ucuyla Bera'ya bakıyordum. Tüm gücüyle eğitime devam ediyordu.

"Onunla aynı üniversiteye gittin değil mi?"

"Evet. İkimiz de askeri eğitim aldık. Ama ben tıpa yönelmeyi seçtim. Askeri doktor olduktan sonra da keşke sadece asker olsaydım diyorum aslında."

"Neden? Tıp zor olduğu için mi?"

"Hayır. Bera'yı yalnız bıraktığım için. Birlikte üniversiteye çok zor zamanlar geçiriyordu."

"Nasıl yani?"

Toprak bir yere oturunca hemşire ve diğer kızlar da onun yanına oturdular. Ben de aralarındaydım ancak ayakta duruyordum. Askerler eğitimi bitirmiş dinlenmeye çekilmişlerdi. Sonra hepimiz askerlerine su serpen Bera'ya baktık.

"Aslında, oldukça neşeli görünür. Kim bilir öyledir de belki. Esprileri insanı güldürür. Gerçi bu yüzünü de herkese göstermez ya. Yine de az çok ne kadar enerjik biri olduğunu fark edebilirsiniz."

Toprak bir yandan anlatıyor bir yandan Bera'ya gizlice bakıyordu. Bu anlattıkları ne kadar doğruydu bilmiyorum ama dinlemekten alıkoyamıyordum kendimi.

"Ailesi çok zengin bildiğim kadarıyla. İzmir'de yaşıyorlar fakat, çocukluğu çok kötü anılarla geçmiş. Ben de tesadüf eseri öğrendim. Tüm bunları anlattığım için bana kızabilir ancak bilmenizi istiyorum yine de. Onu bir şekilde incitmemeniz için ve onu korumak için."

Kızlar tüm dikkatini Toprak'a vermişti ki ben de kendime oturacak bir yer bulup dinlemeye devam ettim.

"O yüzden daha açık anlatmam gerekirse dikkatli olmanız gereken karmaşık kişilerden biridir kendisi. Yumuşak görüntüsünün altında yatan çok derin yaraları var. Gülüşü, bakışı, ses tonu ve tebessümü bambaşka anlamlar içerebilir. Çünkü öyle yetişmiş. Askeriye o yüzden ondan vazgeçemiyor. Casusluk ve teröristlerle olan iş birliği neredeyse mükemmel. İnsanları ikna etmekte üstüne yok ve ne zaman böyel kritik olaylar dönse hemen o ve ekibini gönderirler."

Bera'ya baktım ben de gizlice. Bu sefer şınavı kendi çekmeye başlamış, üzerine de bir askeri oturtmuştu. Haksızlık yapmıyordu. Aynı hareketi kendi de tekrarlıyordu. Askerlerine nispeten daha hızlı çekip daha uzun süre dayandığı için diğerler askerler tarafından hayranlıkla izleniyordu.

"Annesini gözlerinin önünde asılırken gördükten sonra babasının baskıları ile büyümüş. Tek çocuk bildiğim kadarıyla ve kimseye bir bağlılığı da yok. Onu böylesine tehlikeli yapan da bu sanırım. Tutunduğu hiçbir dal yok. Onca problemli yıllardan sonra evden kaçmış, hayatına son vermek istemiş ve sonunda elinden tutan bir asker sayesinde askeriyeye girmiş. Oldukça zeki ve başarılı bir insandır kendisi. Hırslı ama nahiftir. Cesur ama sakin. Neşeli ama pazarlıklıdır. Onu asla tam manasıyla anlamak mümkün değil. Bir yanı, çiçekler açtırırken diğer yanı kan kusturabilir."

Artık Toprak'a bakmıyor sadece Bera'ya bakıyordum. İyice terlemişti ve daha fazla devam ettirmedi talimi. Askerlerin tişörtlerini giymesini isteyerek kahvaltı için emir verdi. Hepsi görevleri için dağılırken o da tişörtünü alıp alanı terk etmeye başladı. Toprak'ın dediği gibi bizden tarafı bir kere bile bakmamıştı. Benim burada olduğumu bilse de bakmaz mıydı bilmiyorum ama onu anlayamamak canımı sıkıyordu. Onun hakkında yeni bilgiler öğrendikçe aslında Yüzbaşı Bera'yı hiç tanımadığımı düşünüyordum. Gerçekten de o gülüşleri, tatlı sözleri ve komik esprileri farklı bir anlam mı taşıyordu? Gerçekten de kalbimi sıcacık yapan jestleri bambaşka bir pazarlık mı taşıyordu?
Ben gizlice Bera'yı izlerken Toprak anlatmaya devam ediyordu.

SALGINWhere stories live. Discover now