Yakın gelecekte öngörülebilen teknolojilerin peşine düşen ülkeler, bir güç yarışına girer. Ülkelerin tehlike getiren icatları, dünyaya sunulması konusunda yöneticileri düşündürür. Yapay zekâ ve biyolojik silah üretiminde ilerleyen bir hükümet dünyay...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
"Doğrunun sessizliğini sorgularsan, yanlışın gürültüsü boyun eğdirir."
Gökyüzü henüz karanlığını şehre örtmemişken dışarı çıkmak için hazırlanıyordum. Gün boyu kendisine bulut değdirmeyen güneş, yeryüzünü ısıtmaya yetememişti. Bugünün parlak görünümüne rağmen yeryuvarlağına yayılan aydınlık soğuğa galip gelemiyordu. Kış aylarının getirdiği soğuklar katlanıyordu. Bu soğuklar bazen insanı yalnız hissettirmekle beraber birine sarılmaya bir battaniyeyi üzerine aldırmaya çalışıyordu. Akşamüstü yürüyüş yapmayı çok seviyordum ama bugün anlamsız bir gerginlik içime yüklenmişti.
Her şeyin normalliğini sürdürdüğü bir gündü aslında. Bir terslik yaşamamıştım henüz. Her şey sıkıcılığını korumaya devam etse de yutkunduğumda boğazımda hissettiğim kuruluğu anlayamamıştım. Karnımda oluşan o gergin his beni sıkıştırıyor bir türlü rahat hissettirmiyordu. İçimdeki sıkıntılı hale aldırmadan pencerenin önünden ayrılıp hazırlanmaya devam ettim.
Aynanın karşısına geldiğimde bir süre görünüşüme takılı kaldı gözlerim. Buğday tenimi süsleyen uzun, hafif dalgalı koyu kahverengi saçlarım, şekilli düzgün kaşlarımın altındaki kahverengi harelerim ve onları çevreleyen simsiyah kirpiklerim, ne kemerli ne de kaydırak gibi olmayan düz bir burnum vardı. Pembe etli dudaklarım yüzümdeki en sevdiğim kısım olabilirdi. Özgün olmayı seviyordum. Bu da bana kendim olmanın güzelliğini üzerimde hissettiriyordu. Yakıcı güneşin olmadığı bu aylarda tenim olduğundan daha beyaz görünüyordu.
Kışı iliklerimize kadar hissediyorduk. Gergin halime rağmen aynaya tutulmalarım hiç sekmezdi. Ayna görünce kendime bakmak bir alışkanlık olmuştu bende. Başımı öne eğip saçlarımı sarkıttığımda küçük bir topuz haline getirerek topladım. Üzerine bozulmasın diye sardığım ufakça bir baş örtüsüyle de sabitleyip bonemi taktım. Çekmecemin üzerinde başıma dolamak için ayırdığım siyah şalımı da yaparak elbiseme baktım.
Aynada beliren siyahın şıklığını süzdükten sonra yeni aldığım yine siyah olan botlarımı ayağıma geçirdim. Gelelim şimdi günümüzün düşmanı olan zırhı üzerime geçirmeye. Zırh diyordum çünkü insanlar şimdi giyeceğim şeyden acayip korkuyordu. Siyah çarşafımı sandalyenin üzerinden alarak eteğini belime geçirdim. Pelerinini de sırtımdan önüme doğru atarak baş için dikili olan yeri yüzüme uygun iğneledim.
Üzerimde süzülen siyah çarşafım için son olarak kol düğmelerimi de ilikleyerek insanların görmek istemediği tesettüre bürünmüştüm. Telefonumdan saate baktığımda 16:30'u görmemle Doğa'yı aramak için rehbere girdim. Çoktan gelmiş olması gerekiyordu. Saat çok geç olmasa da günler kısaydı ve hava yarım saat sonra kararacaktı. Bugünün 21 Aralık olması sebebiyle kış gündönümü olacağından şehir merkezinde bir festival düzenlenecekti. Bazı günlerde şehrin meydanında toplanmak için anonslar yapılır, o günlerde ikramlar olur, hediyeler verilir ve açılan tezgahlardan alışverişler yapılırdı.
