10 - SIRLAR DENİZİ

18.9K 1.3K 1.1K
                                    

"Kötü bir olayla karşılaşmak sürpriz olmamalı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Kötü bir olayla karşılaşmak sürpriz olmamalı. Hislerin bunun olacağını söylememiş miydi?" 

Aklımı kaybettim sandım. Sanki yürürken birden ayağım boşluğa takılmıştı. Beni içine çeken o hiçlik karanlığında boğuyordu. Titriyordum. "Doğa." Ona doğru bir adım atmaya çalıştım. Zihnim algısını yeni açıyordu sanki. Bağırışlar duyuyordum ama hepsi çok uzaktan geliyor gibiydi. Matteo'nun sesiyle irkildim. "İn üzerimden!" demesiyle Doğa'yı üzerinden fırlattı. Bu hareketiyle Doğa karşı duvardaki dolaplara çarpmıştı. Matteo'nun kolunun iç yüzü, dirseğinden bileğine kadar olan kısmı boydan boya kesilmişti. En son bileğine yakın kısımda bıçak saplanmış olarak duruyordu. Kolundan akan kan bütün yatağa yayılmıştı. Matteo bir hışımla bıçağı kolundan çekip çıkardı. Yere düşen Doğa'nın üzerine de kan bulaşmıştı. Gözümün önünde her şeyin birbirine girmesi, seslerin yükselmesiyle zihnimi harekete geçirdi. Doğa kalkmaya çalışıyordu. Matteo onun üzerine doğru resmen atladığında heyecandan elimde beceriksizce tuttuğum silahı ona çevirdim. Her şey çok hızlı gelişmişti. O bıçağı ne zaman çıkardı, ne zaman kalktı, silahı ne zaman ateşledim hiç bilemiyordum. Evet onu vurmuştum!

"Kwang Jee neler oluyor?" Duyduğum sesle arkamı döndüğümde etrafımı saran askerler silahlarını bana ve Doğa'ya doğru kaldırmıştı. Matteo yerde acı dolu inlemelerle bağırıyordu. Elini bastırdığı yere baktığımda dirseğinin içini tutuyordu. Sanırım kurşun eklem yerine gelmişti. Zaten bıçağın kestiği yer boylu boyunca kan akıtırken birde kurşun yarası yüzünden kolunu  kaldıramıyordu bile. Kwang ortamdaki askerlere katılarak Doğa'yı işaret ettiğinde, "Götürün onu hücreye!" dedi. Sonra bana doğru geldiğinde, "Bunun icabına ben bakacağım!" diyerek kolumu tuttu. Askerler Doğa'yı yerden kaldırdığında paniklemiştim. Sessiz ve yalvarırcasına, "Kwang, Doğa'yı sen götür." dediğimde onun adına çok korkmuştum. Doğa'nın daha fazla hırpalanmasını istemiyordum. Kwang kulağıma eğilerek, "Emin misin?" dedi aceleyle. Sadece onun duyabileceği kısık bir sesle, "Evet, lütfen." dediğimde askerler Doğa'yla çıkmak üzereydiler. Kwang bana cevap vermeden askerlere, "Vazgeçtim! Onunla bizzat ben ilgileneceğim!" dedi. 

Askerler durduğunda Kwang, Doğa'ya doğru gitti. Kolundan tutarak götürmeye başladı. Gözler bana doğru döndüğünde bundan keyif almış gibi bana bakıyorlardı. Kollarımı tuttular. Bir asker karşıma geçtiğinde, "Matteo'yu mu vurdun sen?" diyerek suratıma yumruğunu geçirdi. Yüzüme inen yumruktan kaçınamamıştım bile. Acıyı bütün çenemde hissetmemle başım öne doğru düştü. Ardından karnıma aldığım bir yumruk ayakta iki büklüm etmişti beni. "Öldürün onu!" diye yığıldığı yerden konuşan Matteo sanki son nefesini kullanmıştı. Öyle nefret dolu öyle aceleyle konuşuyordu ki yabancı bir dile geçiş yapmıştı. Matteo'yu da yerden kaldırdıklarında yanımdan geçerken dibime kadar girdi. "Bu iş burada bitmedi." dediğinde bütün nefesini yüzüme çarpmıştı. Alnını alnıma yaklaştırarak konuşmuştu. Karşımdaki iğrenç varlığa sert bir biçimde kafa attım. Zira daha fazla konuşmasına tahammülüm yoktu. Bu hareketimle adam yüzünü sağlam eliyle kapatmaya başladı. Gerçekten sert vurmuştum. Benim de kafam çok acımıştı. 

KIŞ GÜNDÖNÜMÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin