2 - YENİLİKÇİ DÜZEN

40.8K 2.1K 1.5K
                                    

"Beni ben yapan şeylere tutunmayı bırakırsam kim olurum?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Beni ben yapan şeylere tutunmayı bırakırsam kim olurum?"

"Hesna! Bana bak!" Omzumu sarsan el şimdide çenemi tutup hala annemin gözlerinde kilitli kalan bakışlarımın kendisine çevrilmesine sebep olmuştu. Şimdi Doğa, aceleci ve de güçlü kalmak zorunda olduğu rolü üstlenmiş gibiydi. Biliyorum korkuyordu. Öfkeliydi, ne yapacağını bilmiyordu. Anlamamıştı. Olanları hiç anlamamıştı hem de. Bunu gözlerinden okuyabiliyordum. Kendimi bu hainliğe hazırlamıştım. Bir gün hükümetin bizlerin canını yakacağını biliyordum. Kanıtlayacak delillerim yoktu. Her şeyi kendi paranoyamdan uydurduğumu düşünen arkadaşlarım oldu. Bugün ise düşüncelerim doğrulandı.

Üzücü olan ise kimse buna inanmayacaktı. Yeni bir düzen insanların ilgisini çekiyordu, arkasında yatan zorbalıkları göremeyecek kadar zenginlik içinde yaşatılıyorduk. Her şeyin bir bedeli yok mudur? Birileri bu bedelin kurbanları olacaktı. Öngöremediğim şey ise yapılan düzenin amacının insanlara neler getireceğiydi. Özgürlüğümü kısıtlayacak bir sisteme köle olmak istemiyordum.

Benim bedenim, benim zihnim, benim kararlarım. Her zaman bunları savunacağım. Kıyafetim, inancım, alışkanlıklarım. Asla değiştirmeyeceğim. Beni ben yapan şeylere tutunmayı bırakırsam kim olurum? Her şeyi alabileceklerini gösterdiler. Ne yapmam doğru olacaktı? Doğa ona tepkisiz bakan gözlerimde bir hareket arıyordu. Bir bataklığın içine batmışçasına öyle güçsüz öyle yıpranmış hissediyordum ki... Zaman durmuştu sanki.

Hala çenemi tutan elinden kendimi çekerek tekrar ardına kadar açık olan evimizin kapısına baktım. Hiçbir zaman, hiçbir yaşımda unutmayacağım bir görüntüydü bu. Hızlıca arabayı çalıştırarak direksiyonu kırdım ve evimin bahçesinden zora ki dışarı çıktım. İlerledikçe artan ağlamam buraya bir daha asla geri dönemeyeceğimi bildiriyordu bana. Sadece benim başıma gelmediğini biliyordum. Herkesi öldürdüklerine emindim.

"Nereye gideceğiz?" dedi ürkek ses tonuyla. Birazdan hiç görmek istemeyeceği şeyleri görmek zorunda kalacaktı. Derin bir iç çektim. Ölümün sorusu olmazdı. Tesellisi de yoktu benim için. Bunu bildiğinden az önce yaşadıklarımız hakkında ben konuşana kadar konuşmayacaktı. "Bir şeyden emin olmam lazım." dedim.

"O ne demek?" dediğinde beni anlamak istiyordu ama benim anlamaya çalıştığım şeyler başkaydı. "Size gidiyoruz." Bir cevap vermemişti bana. Sessizlik onu da germişti. İki katlı bir binada ablaları kurdukları aileleriyle oturuyordu. Enişteleri ve yeğenleri ile birlikte yaşıyordu Doğa. Hepsinin öldürüldüğüne emindim. Bu festival bir oyundu. Gençlerin hiçbir şeye müdahale etmelerini istememişlerdi. Her neye hazırlanıyorsak eğer ayak bağı olan her şeyi ortadan kaldıracaklardı. Bizleri neye inandıracaklarını merak ediyordum.

Yolun kenarlarında kalan evlerden patlama sesleri geliyordu. Işıklar yanıyordu ve bir ayaklanma söz konusuydu. Arkamızda bizi takip eden bir arabanın belirmesi an meselesiydi. "Hesna, neler oluyor burada?" Doğa arabanın camından dışarıyı izliyordu. Tedirgin bakışları beni içinden çıkılması zor bir kafeste sıkıştırıyordu adeta. "Bugünden sonra hiçbir şey aynı kalmayacak." dedim. Eve yaklaşmıştık. "Ne demek istiyorsun? Bilmece gibi konuşma. Korkuyorum."

KIŞ GÜNDÖNÜMÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin