Yakın gelecekte öngörülebilen teknolojilerin peşine düşen ülkeler, bir güç yarışına girer. Ülkelerin tehlike getiren icatları, dünyaya sunulması konusunda yöneticileri düşündürür. Yapay zekâ ve biyolojik silah üretiminde ilerleyen bir hükümet dünyay...
Merhaba... Nasılsınız? Kaos dolu bir bölüme hazır mıyız?
Ciddi anlamda kaos okuyacaksınız çünkü artık Davina var.
Bu bölümü ikiye bölüyorum. Biraz kısa bir bölüm okuyacaksınız. Hafta içi de ikinci kısmı yayınlayacağım.
Ben her geçen bölüm bu kitap için daha heyecanlı hissediyorum.
Artık paragraflarımı biraz kısaltacağım. Nereden alıştım buna bilmiyorum ama paragraflarım çok uzun. Bilgisayardan yazdığım için öyle başlamışım, kitabı düzenlemeye aldığımda bunlara dikkat edeceğim.
Yine bu bölüm bin yorumun altı olmasın. Bölüm kısa olduğu için biraz zorlar ama yapmaya çalışalım. Bol bol yazın düşüncelerinizi, yorum yapmayı unutmayın.
Sizi seviyorum. Keyifli okumalar...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Çünkü güce doyum olmaz."
"Kendi krallığını yönetmeye devam et. Burada sana boyun eğecek kullar bulamayacaksın." Seo sert çıkan sözlerini yumuşatma gereği duymamıştı. Davina başını olumsuz anlamda iki yana sallarken cık cık etti. "Bir kraliçeyle nasıl konuşacağını bilmiyorsun değil mi?" Seo açıkça göz devirirken yine kendi kendine homurdandı. "Kraliçeymiş."
Davina alaycı tavrını bir kenara bırakarak daha ciddi bir ifade takındı. Buna rağmen iğneleyici ses tonu değişmedi. "Sizi aradım çünkü egemenliğimi kabul edeceksiniz. Başıboş köpekler gibi birbirinize saldırmanız bakıyorum da bugüne kadar sizi bir yere taşıyamamış. Artık Kagatri'nin askerleri diye bir şey kalmadı. Akhara da geçirdiği iki savaş sonunda büyük kayıplar verdi. Lafın kısası, zayıfsınız ve birazdan yönetimimi tanımak üzeresiniz. Savaş isterseniz, savaşırım. Barış isterseniz de seve seve kraliçeniz olurum."
Yani ona itaat etmezsek bizi öldüreceğini söylüyor. Seo, Kwang'ın konuşmasına fırsat vermeden Davina'dan gelen her şeyi karşılıyordu. "Ülkemize gelmeyeceksin Davina. Kendi işine bak ve tahtında oturmaya devam et." Davina'nın bir şey söylemesine gerek kalmadan ekran açıldığından beri beni izleyen gözlerin sahibi gürledi. "Kraliçemle düzgün konuş!" Sesi, tipi kadar çapkın değildi. Ciddi bir kimliğe bürünen erkek kardeşi salonu sessizleştirdi.
Davina sorun yok der gibi elini erkek kardeşine kaldırdığında, "Louis, alışacaklar," dedi ve sırtını dikleştirdi. "Daha açıklayıcı olmama izin verin." Öne doğru bıraktığı sarı saçlarının bir yanını eliyle arkasına attı. Böylece şakağına sabitlenmiş beyaz bir cihaz göründü. Küçük, kırmızı bir nokta yanıp sönüyordu. Bu cihazın olayını, teknolojilerini ve krallığını merak etmediğimi söyleyemezdim.
