9 - KÖR BAŞLANGIÇ

21.8K 1.3K 971
                                    

"Neler yapabileceğini keşfetmen için belirsizlikten soyunman gerekir

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Neler yapabileceğini keşfetmen için belirsizlikten soyunman gerekir."

Riski göze almanın bazen en kötü ihtimal karşısında şans kazandırdığını çok yakından gördüm. Başıma gelebilecek en kötü sonucu peşinen kabul ettiğim zamanlar oldu. Üzüleceğimi bile bile yapmaktan vazgeçmediğim kararlar en iyi hissettiklerimdi. Hayat öngörmeye çalıştığımızdan çok daha fazlası. Tahminler ve korkular ile bir yere varılmadığını artık iyi anlıyorum. Belirsizlik içinde beklemek, benim için aldığım en kötü karardan daha ızdırap verici bir şey. Hangi seçeneğin daha iyi şartlar doğurduğunu hala kavrayabilmiş değilim. Bu yüzden planlarımın her zaman tuttuğunu söyleyemem. Ansızın gelişen olaylarda mecburen sonuna kadar direnemediğim de oldu. Zamanın hızla aktığı ama benim için duran anların olduğu olaylarda zihnim karmaşayı yok sayarak beni düşünce seline itmekten hiç vazgeçmedi. Tıpkı şu an olduğu gibi... "Kwang Jee sen kimi koruduğunu sanıyorsun?" Sessizliği bozan başka bir asker olmuştu. Kwang'ın yere devirdiği adam öfkeyle kalkmaya çalışıyordu. 

"Herkes kendi görevini üstlensin! Burada merakınız dışında sahip olduğunuz başka bir vasıf göremiyorum." Kwang'ın net sözü üzerine herkes sustu. Eğer ona yardım etmemi istiyorsa beni bir şekilde korumalıydı. Bunu da nasıl yapacağını beceriyor gibi duruyordu. Bana başıyla onu takip etmemi işaret ettiğinde Doğa'nın elinden tutarak arkasından yürümeye başladım. Bir iki adım atmıştık ki arkamda kalan Doğa birden elimden kurtuldu. "O benimle kalacak!" Aşağılık adam Doğa'nın kolundan sıkıca kavramıştı. Öyle sert tuttuğuna emindim ki Doğa'nın yüzü acıyla kasılmıştı. Adama doğru bir hamlede bulunmak için adım attığımda Doğa onun kolunu ters çevirdi. Sırtına doğru büktüğünde, "Çok konuştun!" diyerek arkasına bir tekme attığında adam yüz üstü yere düştü. Sakin ve donuk duran Doğa'nın bu hızlı hamlesi herkesi şaşırtmıştı. Adam yerden kalktığında yüzü sert zemine sürttüğü için derisi kızarmıştı. Burnundan soluyan adam tekrar Doğa'nın üzerine yürüdü. 

"Matteo! Dur artık!" diyen Kwang, adamın önüne geçtiğinde yine yabancı bir dil konuşmaya başladı. İspanyolca ya da İtalyanca olabilir hangi dili konuştuklarına emin olamadım. Arada İngilizce cümleler de duyuyordum. Sonunda adam ikna olmuş gibi Doğa'ya öfkeli bana da öldürecekmiş gibi baktığında yanımızdan ayrıldı. Peşinden adamları da onun beraberinde yanımızdan uzaklaştı. Kwang içinden derin bir nefes boşalttığında, "İyi misiniz?" dedi. Az önce yüzüme inecek bir tekmeden beni koruduğu için iyiydim. Doğa ona boş gözlerle bakıyordu. "Bu adam niye bize iyi misiniz diye soruyor?" derken oldukça ciddiydi. Böyle bir soruya şaşırmış gibi de duruyordu. Kwang daha önce arkadaşlarıma onun hakkında bir şey anlatmamamı söylemişti. Aklıma gelen ilk şey, "Diğerleri kadar pislik değil." demek olduğunda Kwang keyifsiz ve bozulmuş gibi bana baktı. Ne istiyordu anlamıyordum doğrusu. Ne var der gibi ona baktığımda göz devirerek önümüzden yürümeye başladı. 

Binanın içine doğru giderken neler olacağını kestiremiyordum. Doğa'yı yalnız bırakmak istemiyordum ama Kwang'ın kurguladığı bir şeyler olmalıydı. Beni onunla bırakacağını sanmıyordum. Eğitim alanlarından birine geldiğimizde Kwang bizden biraz uzakta başka bir askerle konuşmaya başladı. Doğa'ya dönerek, "Her şey çok hızlı oldu. Seni orada bırakmayı hiç istemedim Doğa. Gerçekten..." dediğimde daha sözümü bitirmeden konuşmaya başladı. "Başta kızıyordum... Sana değil. Böyle bir durumun içine girmiş olmak can sıkıcıydı. Üzülme, sonuçta yine beraberiz." Zorlar gibi bir tebessüm yerleştirdi yüzüne. Yüzündeki yaralara baktım. Benim eserimmiş hissinden kendimi alamadım. "Öyle bakma. Sen de yaralısın. Ne kadar zor olduğunu yüzünden görebiliyorum." dediğinde onunla bir yerde saklanmak istemiştim. Zor da olsa hükümetin bir yönetim şekli vardı. Bir şekilde yaşıyorduk ama o günden sonra her şey daha da değişmişti. "Bizi koruyamadım Doğa." Çok mahcup bir edayla bakıyordum ona. Üzülüyordum bize, bu hale gelmemizi kaldıramıyordum.

KIŞ GÜNDÖNÜMÜ Where stories live. Discover now